O gece yaşananlardan sonra Bora ile bir kez daha kavga etmiş ve sonunda türlü ısrarlarıyla barışmıştık. En çok da Kerim'in yanında sarıldığı için kızmıştım ona. Sürekli kendini savunup beni azarlamasına rağmen sağlam durmuştum karşısında.
"Sana ne öğrettiysem bende uyguluyorsun!" demişti. Gözleri öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Sonra aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma gelmişti. Sözlerine bu mesafede devam etmeye lütfetmiş olmalıydı beyefendi. "Yapma... daha fazla duramam." demişti fısıltıyla.
Kaşlarımı çatıp gözlerinin içine baktım.
"Ne için duramıyorsun?" dedim hiddetle. Aramızdaki boy farkı sinir bozucuydu. Yüzünü görebilmek için boynumu geriye atmak zorunda kalıyordum.
Gözlerinden geçen kısa süreli belirsizliğe anlam veremedim. Sonra işaret ve baş parmağını kaşlarımın ortasında birleştirmişti. Parmaklarını aynı anda ters istikamette hareket ettirerek kaşlarımın üzerine bastırıyordu. Bu, kaşlarını çatma demekti.
Kerim ile henüz görüşememiştim. Birkaç gün geçmişti ve Bora dışında o gruptan kimseyi görme fırsatım olmamıştı.
Bunları düşünürken bahçedeydim. Beden eğitimi dersindeydik ve ben artık bu dersi sevmiyordum. Birlikte vakit geçireceğim arkadaşlarım yoktu çünkü. Bu da yetmezmiş gibi gözlerimi kaçırmak zorunda olduğum pek çok kişi vardı.
Furkan ile birbirimizi görmezden geliyorduk. Canan'a gelirsek, sanki hiç arkadaş olmamıştık. Öyle bir kayıtsızlık vardı hal ve hareketlerinde. Hoş, bu benim içinde geçerli olmalıydı. Bora ile sevgili olduğum için havalara girdiğimden bahseden fısıltılar duymuştum.
Umrumda değildi. Bir kere kaybetmeye başlayınca elinde kalanlara da sıkı tutunamıyordu insan. Bunu da desinler çok mu önemli? deyip geçiyordum.
Soru kitabımı alıp bir banka oturdum. En azından meşgul olmalıydım öyle değil mi?
Çözdüğüm soruların cevaplarını kontrol ediyordum. Bankın karşısındaki hareketlilik başımı kaldırmama neden olmuştu. Furkan karşımdaki banka oturmuş bana bakıyordu. Mimiklerimi kontrol ederek yeniden kitaba eğdim başımı.
"Nasılsın?"
Başımı kaldırmadan "İyiyim, sen nasılsın?" dedim. Heyecanlanmıştım ve nedenini bilmiyordum. Korkuyor muydum, utanıyor muydum? Kestirmek güçtü.
"Bora ile nasıl gidiyor?"
Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. "İyi gayet."
Birkaç saniye söyleyip söylememek konusunda karşımda bocaladı. "Kerim'i severken Bora'yla nasıl oluyor Asu? Aylardır bunu düşünüyorum. Bora'yı sevdiysen sorun yok ama Kerim'e olan duyguların ne ara bitti?"
Haklı bir soru olmasının yanında küçük düşürücüydü. Onunla bunları konuşmak istemiyordum.
"Bunları konuşmak istemiyorum." deyip kalemliğimi ve kitabımı kollarımın arasına aldım. Kalkmak için hareket ettiğimde "Bora biliyor mu?" demişti.
"Furkan sus lütfen."
Benimle birlikte ayağa kalktı. Okul binasına doğru yürürken kısa sürede yanıma geldi.
"Seni hâlâ bekliyorum Asu. Yaşadığın bu Allah'ın cezası saçmalığa rağmen bekliyorum. Kerim'i göze almıştım Bora'ya da sabrederim. Onlar köt-"
Aniden durup yüzüne baktım. "Furkan tanımadığın insanlar hakkında yorum yapma!"
"Tanıyorum, sen tanıdığını sanıyorsun ama hayır, tanımıyorsun. Onların kuralı yok, normali yok. Sırf kendileri istiyor diye başkalarını hiçe sayar onlar. Benciller."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...