Gördüklerimin şokunu atlatabilmemi sağlayan şey tuzla buz olan bardağın sesiydi. O sesle beraber Ece irkilerek Bora'dan uzaklaşmıştı. Parmaklarımı bilinçsizce aralanan dudaklarıma götürüp yaşadığım şoku gizlemek istemiştim sanki.
Son günlerde Bora ile öyle sıkı kenetlenmiştik ki, onun kötü yanlarının yanında iyi yanlarını da görmeye başlamıştım. En önemlisi hayatım boyunca ağabeyim Emir'den sonra ilk defa biriyle bu kadar yakın olabilmiştim.
Bir ay gibi kısa bir sürede zihnimde öyle temiz bir konuma getirmişim ki onu yıllardır arkadaşım dediği Kerim'i hiçe sayıp Ece ile yakınlaşacağını aklımın ucundan geçiremezdim.
Onun Melike Hoca'ya karşı olan saf duygularını dinlerken gözlerim dolmuş, aşkın nasıl bir şey olduğunu bildiğimden acısına ortak olmuştum. Bazen kendimi görüp ne hissettiğini anlayabilmiştim.
"Kötü kalpli erkekler de sever," diye düşünmüştüm.
Ancak bardakla beraber kırılan zihnimdeki Bora profiline kızgındım. Tanıdığımı sanıp kısa sürede güvenmeyi benden başka hangi aptal yapardı? En başta güvenerek yapmıştım o hatayı.
Ece yanıma doğru gelip "Asu, ben... alkol... alkolden oldu. Özür dilerim. Çok özür dilerim." diyordu. Söyledikleri zihnimde dönüyor olsa da algım kapanmıştı. Anlayamıyordum.
Aramızdaki cam parçaları yanıma yaklaşmasına engel oluyor, gözlerindeki korku ve çaresizliği bariz biçimde görüyordum.
Dilim lal olmasaydı da sorabilseydim. "Neden?" deseydim.
"Nasıl? Kerim'e bunu nasıl yaparsın? Benim için seni Kerim'le görmeye katlanmak bu kadar zorken, ona ihanetine nasıl katlanabilirim? Hayatındaki şahane varlığın değerini nasıl bilemezsin? Onu aldatman için hangi bahane makul olur da bu kadar düşüncesiz olabilirsin?" diyebilseydim.
Bana doğru yürüyen Bora'yı fark eder etmez ayaklarım geri gitmeye başladı. Kırgındım, hem ona hem kendime. Onun sınırları aşan yanını göremediğim için kendime, bu kadar çirkinleşebildiği için ona.
"Asu, dinler misin?" Sesi öyle netti ki, ben sarhoş diye kime kahve yapmaya gitmiştim mutfağa? Tüm bunlar... anlayamıyordum. Gördüklerim fazlaydı, benim için ağırdı. Hazmedemiyordum, gözümün önündeki sahneyi silemiyordum.
Gitmek istiyordum. Uyumak istiyordum. Sıkıcı odamın en güzel köşesinde, yatağımda, uyumak istiyordum. Serin ama yumuşak örtüyü üzerime geçirip herkesi dışarıda bırakmak istiyordum. Unutmak istiyordum, hepsini, her şeyi, herkesi. Bora'yı tanımadığım günlere geri dönmek istiyordum.
Gözlerimin dolması şu anda isteyeceğim en son şeydi. Arkamı döndüm. Mutfakta bıraktığım eşyalarımı alıp kendimi evden dışarı attım.
Bora iki kere adımı seslenmişti. Duymazdan geldim. Dışarı çıktığımda rüzgar, öfkeden ısınmış bedenimin savunmasızlığını hatırlattı. Aklımdakileri bir kenara koyup kendimi bir an önce eve atmam gerekiyordu. Hava da çoktan kararmıştı.
Emir'i aramak istiyordum ama söyleyecek mantıklı bir bahanem yoktu. Neredeydim, ne işim vardı, neden sigara kokuyordum? Ağzımı açıp tek kelime edemezken bunları dinleyebileceğimden emin değildim.
Evimiz Yavuz'un evine uzak kalıyordu. En yakın caddeye adresimizden geçen otobüslere bakınmıştım. Yarım saatlik bekleyişimin ardından birine binmiştim. Otobüsün içine ineceğim durağa kadar akıp giden yolu izlemiştim. Sonra elimde duran ceketi fark edebildim. Neden giymediğimi düşünmek yeni aklıma gelmişti. Ceketi üzerime geçirip ineceğim durağa kadar tüm durakları tek tek saymaya başladım. Başka bir şey düşünmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...