FİNAL PART II - Kerim

18K 701 156
                                    

Üç yıl önce okulun ilk günü. Yeni gelen çömezler etrafını keşfetmeye çalışırken alay ediyorum içimden. Duyguları dışa yansıtan insanları anlayamıyordum. Her düşündüklerini, kalbinden geçenleri nasıl oluyordu da hiç bekletmeden söyleyebiliyorlardı. Ben aylarca aynı şeyi düşünür gene de kimseye tek kelime edemezdim. 

Tabii şimdiki benin hakkını yememek lazım. Yeni arkadaşlarım iyi gelmişti bana. Hepsi çok fazla konuşuyordu ve benim az konuşmamı dert etmiyorlardı. 

Yavuz, Selin ve Bora. Hepimizin farklı hikayesi vardı ama bunu size uzun uzun anlatamam. Dediğim gibi ben konuşmayı pek sevmem. Zihnim fazlasıyla yorulurken bir de çene kaslarıma bu eziyeti edemem.

Çömezlerin içinde en ürkek bakışlı diyebileceğim bir kız dikkatimi çekişti. İnanın yerimde olsanız sizin de dikkatinizi çekerdi. Tepesinde topladığı saçlarını örmüştü, yeni aldığı okul forması üzerine bol oluyor ve kısa boyuyla arkadaşlarının yanında dikkat çekiyordu.

Böyle anlatınca onu uzun uzun süzdüğüm düşünülmüş olabilir ama değil. Bir yere kısa bir an bakıp pek çok şeyi anlatabilirim size. İnsanlara uzun uzun bakmam ve çoğu onları görmediğimi düşünür. Gözüme komik gelmişti. Altını çiziyorum komik, güzel değil.

Çok geçmeden dikkatimi başka bir şey çekmişti ve ben gördüğüm o ürkek bakışları unutmuştum bile. Ta ki Furkan denen çocukla bir aradayken adını duyana kadar. Tabii ilk başta o ürkek kızın Furkan'ın hoşlandığı kız olduğunu anlayamadım. Adını bilmiyordum ki!

Bora ertesi gün ne yapıp etmiş ve Furkan'ın sevdiği kızı keşfetmişti. O ürkek bakışlı komik kızdan başkası değildi. Kız için söyleyebileceğim tek şey, eh işte.

Yıllar sonra Bora'nın önce karşısında sonra yanında görene kadar aklıma bile gelmemiş dikkatimi çekmemişti. Onu unutmuştum. Fakat Bora ile birlikte olduklarını öğrendiğim günden beri inceliyordum onu. Furkan ile adının anılması, Furkan'ı sevdiğine dair genel kanaatimiz -Yavuz ve Selin'le- ona karşı fazlasıyla önyargılı olmam gerektiğini hissettiriyordu. Aslında öyleydim. Önyargılıydım. Bunu ona zaman zaman belli ettiğimi de düşünüyordum. 

Asu, vakit geçirdikçe kendini daha çok açıyordu bize karşı. Bizim de Selin hariç hepimizin gardı iniyordu. Sevimli biriydi, farkında değildi ama tepkileri komikti. Bora bir konuda haklıydı: Asu alıktı ve bu onu tatlı yapıyordu. Bora da bunun farkındaydı. Aynı sırayı paylaştığımız için çoğu tepkisini görüyordum. Durup durup gizli iç çekişlerinden anlayabiliyordum. 

Bu arada... unutmadan. Tüm bunlar yaşanmadan önce Ece ile ayrılmıştık. Ece bana iyi geliyordu ama o kadardı. Fazlası değil. Ayrılmayı kendisi istediğinde şaşırmıştım. Sonuçta gittiği an yerine gelmek isteyen onca kişinin varlığından ikimizde haberdardık. Bunu önemsememiş olması beni şaşırtan ilk şeydi. İkincisi ise -asıl önemli olan buydu- Bora'nın onunla yakınlaşma çabasının olduğunu söylemesiydi Daha neler? Bora Asu'yu seviyordu. Diyelim ki sevmiyor, Ece ile neden olmak istesin? Bana böyle bir şey yapması mümkün değil. 

Ama garip olan bir şeyler vardı. Bora ile Asu'nun  arasında ilginç bir şeyler olduğu açıktı. Yani bundan şüphe etmiyordum başlarda. Zamanla yakınlaşmasaydık. Sürekli göz göze gelmeseydik, bana bakarken gözlerinin içi parıldamasaydı.

Neyse ki çok sürmeden Bora'nın gerçek yüzü ortaya çıktı. Mesajlaştığı başka biri vardı. Baş harfi M olmalıydı çünkü öyle kaydetmişti. Bunu Asu'ya nasıl yapardı? Asu'nun, onun gözünde sadece takıldığı biri olmadığını düşünmüştük. Selin de bu yüzden sevmiyordu Asu'yu. Gitmeyeceği, hayatımıza işleyeceği için.

Başka biri olsa asla umrumda olmazdı. Bana neydi? En yakın arkadaşım ne yaparsa yapsın desteklerdim, sorgulamazdım. Ama söz konusu Asu'ydu. Sevimli suratı olan Asu.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin