-32-

13.8K 758 290
                                    


Bora mumu üfleyip yüzüme bakmaya devam ediyordu. Söylediği şeyi nasıl anlamam gerekirdi? Ne anlamda bir hayatı kastetmişti? Kafam çok karışmıştı. Yanaklarımın yandığını hissediyordum.

"İyi ki doğdun."

Daha fazla gözlerine bakamadım, gözlerimi kaçırdım. Elimdeki waffle tabağını yere indirip sepete uzandım.

Ne yaptığımı anlamak için başını eğmiş bana bakıyordu.

"Bıçak arıyorum." dedim merakını gidermek için.

Muzip bir ifadeyle bakıp elindeki bıçağı işaret etti. "Burada" dediğinde kaşlarım havaya doğru kalktı. "Ne yapacaksın bıçağı?"

"İkiye böleceğim." dedim sakince waffle işaret ederken.

"Bir ucundan sen diğer ucundan ben yiyelim işte. Ayrı gayrımız mı var?"

Dilimi ısırdım var dememek için. Yani bunun cevabını bilmiyordum ama var dememek için bir neden de yoktu aslında. Her neyse, takılmayacaktım. Bugün onun doğum günüydü.

"19 mu oldun şimdi?"

Başını sallayıp gülüşünü genişletmişti. Uzayan minik sakalları yüzünün bebeksiliğini bozuyor olsa da yakışmıştı. Saçları her zamanki gibi özenle taranmıştı. Yüzündeki şişlikler ve hafif kızarıklıklar onu daha çekici yapmıştı gözümde.

Bakış açım mı değişiyordu, anlamıyordum. Bugün onun doğum günü diye tanıdığım Bora olmaktan çıkmamıştı ama alıcı gözüyle bakmadan edemiyordum. Sinirle başımı önüme eğdim. Bunu yapmalı kesmeliydim.

Bora tatlısından koca bir dilimi ağzına atmıştı bile. Çikolata sosu tatlı pembe tonlarındaki dudağının kenarında kalmış ve beni gülümsetmişti.

Yüzüme anlamaz gözlerle bakıyordu. Kaşları çatılmış biçimde başını iki yana salladı merakla.

"Ne?"

"Dudağın?" dediğimde kıkırdamaya başlamıştım. Aslında çok komik değildi ama Bora'nın yaralarıyla çok tezat bir görüntü oluşturmuştu.

"Ne olmuş?" dediğinde işaret parmağını dudağına götürmüştü. Doğru yere dokunduğunda sos parmaklarına yapışmıştı. Bir saniye kadar parmağına bakıp ağzına götürdü. Sosu diline dokundurup dudaklarını kapadığında pantolonumun kumaşına tırnaklarımı geçirmeye çalıştığımı ve dudağımı dişlediğimi fark ediyordum.

Etkilenmiştim. Onun benden habersiz görüntüsünü düzeltmek adına önce parmağını sonra dilini dudaklarının üzerinde gezdirmesinden etkilenmiştim.

Çenesini havaya kaldırmış biçimde bana baktı. Gözleriyle ıslattığı dudaklarını işaret ederek "Geçti mi?" dedi sakince.

Gözlerimi kırpıştırdım. Dudağındaki sos geçmişti ama benim içimdeki garip hissiyat geçmemişti. Yutkundum.

"Evet, geçti."

Çatalımı alıp tatlıyı yemeye koyuldum. Ağzımdaki lokma bitmeden yeni bir dilim daha alıyordum. Bora yüzüme bakıyordu ama başımı olabildiğince eğmiştim.

"Asu yavaş, boğulacaksın. Doğum günümde olmaz." Alaylı sözlerine sinirlenmiştim. Çatalımdaki dilimi tabağa geri bıraktım. Yutkunup başımı kaldırdım.

"Başka zaman boğulabilirim yani?" dedim sinirle.

Sözlerim sanki oldukça keyifli bir espriymiş gibi kahkaha atışını seyrediyordum.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin