ÖZEL BÖLÜM 1

10.8K 547 111
                                    

Epey özleştik, boooolll yorum ve yıldızı eksik etmeyin canlarım. Yorunlarınızı okumak için sabırsızlanıyorummmm.

Gelecek bölüme dair sorularım ve ipuçlarım instagram adresimde olacak.

Kalabalık bir caddede onunla yürüyorsam dünyanın en absürt hareketini de yapsam karşıdan gelen tanımadığım onca insan bize baksa bile umrumda olmazdı. Çünkü yanımda o vardı. Düşüncelerini herkesten çok önemsediğim bir kişi vardı ve o elimi tutuyorsa gerisi teferrruattı.

Elimi kavrayan iri parmaklarına öylesine alışmıştım ki bırakınca ifadem çok hızlı değişmişti. Etrafı izlemekten vazgeçip ona döndüm şaşkınlıkla.

Diğer elinde kitapları vardı. Elimi bıraktığı eliyle karşıdan gelen birine el sallıyor ve bunu yaparken gülümsüyordu.

Baktığı yöne bakıyordum ve kalabalık olduğu için ayırt etmem kolay olmamıştı. İçlerinden iki kişinin bize bakarak yaklaştığını fark ettiğimde ise aradaki mesafe kapanmış ve yanımızda bitivermişlerdi.

"Selam." diyen sarı saçlı kızın ardından Bora'dan biraz kısa olan yuvarlak suratlı bir çocuk da selam vermişti. Bora havaya kaldırdığı elini çoktan indirmişti ve hâlâ elimi tutmamıştı. Merak etmeyin, hemen surat asmadım. Ben de öğrendim yıllar içinde birkaç şey. Hem küçük bir kız çocuğu da değilim artık. Bora elimi tutmayı bıraktı diye neden üzüleyim? Yok, yok. Üzülmem. Cidden.

"Selam," derken Bora her zamanki gibi genişçe gülümsemişti. "Gidiyor musunuz?"

Sarı saçlı kız "Evet, evin eksikleri var. Onları halledeceğim, Mustafa bana yardım edecek." demişti yanındaki çocuğu işaret ederek. "İrem de sonradan dahil olacak, sen de, siz de gelin isterseniz." dediğinde benimle de göz teması kurmuştu. Bora başını bana çevirip kısa bir an baktıktan sonra omuz silkti. Kolunu omzuma atıp gülümsedi. "Derse gitmemiz gerekiyor."

Sarı saçlı kız başını salladıktan sonra "Pekala, daha sonra kahveye bekliyorum o zaman," deyip kendinde emin biçimde gülümsemişti. O da Bora'ya herkes gibi bakıyordu. Sevecen ve konuşmaya istekli. Saniyeler sonra "Görüşürüz," demiş ve Mustafa denen çocukla da vedalaştıktan sonra yürümeye devam etmiştik. Bora açıklama yapma gereği duyup "Helin, yeni geldi." demişti.

"Anladım," demiştim yalnızca. Fakülteme yaklaşana kadar Bora'nın anlattıkların dinlerken onun sosyalliğinin bir kez daha başımı döndürdüğünü hissettim. Eskiye nazaran benim de çok arkadaşım vardı ama Bora ile boy ölçüşemezdim. O benim tüm arkadaşlarımı bilirken ben onunkilere yetişemiyordum. Bir insan herkesle iyi anlaşamaz, anlaşmamalı. Yeni tanıdığı insanın bile kahve teklifi edebileceği biri olmamalı.

Burnumdan solumama rağmen anlattıklarına gülümsemeye devam ettim. Fakülte kapısında ayrılmadan önce bir eliyle çenemden kavrayıp usulca yanağıma uzanmıştı. Yumuşak bir öpücük olmasına rağmen uzun olması nedeniyle içim gıcıklanmıştı. Öfkem yerini hayranlık ve aşk dolu gözlere bırakmıştı bile. Gülümsemeden edemedim.

İçeri girmeden önce "Beşte burada olurum, çok bekletme." demişti tebessüm etmeden önce. Başımı sallayıp içeri girdim.

Derslerime odaklanıp aralarda arkadaşlarımla sohbet etmiştim. Herkes ilişkisinden ve ilişkisinin dinamiğinden bahsediyordu. Ben aralarında en sessiz olanıydım. Çünkü yıllar içerisinde şunu öğrenmiştim. Ne kadar çok anlatırsan, konu o kadar büyürdü ve ne kadar çok insan bilirse o kadar zarar görürdün. Tabii içimde düşünmeyi bırakamıyordum, düşüncelerimi de susturmuyordum. En çok Bora'ya anlatıyordum ve susmam için yalvarana kadar da konuşuyordum.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin