Son yudumunu da içtiği kupa bardağını uzattı. Bardağı alıp parmaklarımla sarmak istediğim sırada "Ben daha fazla tutmayayım seni, içeri gir." dedi düz bir sesle.
Donuyor olmamı umursamadan "Tutabilirsin," demek isterdim fakat son sözlerine takılmıştı aklım. Yol aldığı biri varken vaktini almamın bir anlamı yoktu bence. Bakışlarımı yere eğip "Olur," diyebildim güçlükle.
Ona onun haberi olmadan veda etmek için gözlerinin içine baktığımda bakışları zaten üzerimdeydi.
"Çalışmaya ne zaman başlarız, malum zaman aleyhime işliyor."
Gizlemeye çalıştığı merakını sesinden hissedebilmek hoşuma gitmişti. Keza gözleri de bu konuda pek bir yardımcı oluyordu. Giderayak duvarlarını indirmişti anlaşılan.
Sorusuna, ders çalışmayı teklif ettiğim zamanki kadar heyecanlanamasam da önemi yoktu. Bora için fayda sağlayacaktım sonuçta. En azından bunu hak ediyordu.
"Gelecek hafta için sözleşebiliriz." dedim gözlerimi kaçırmamamk için çaba harcayarak. Nedense utanıyordum. Sanki ilk defa ders çalışacaktık, sanki özel bir buluşma ayarlıyorduk. Kendime göz devirmemek için mücadele ederken cevabını bekliyordum.
"Geç olur, bu cumaya ne dersin?"
Çoktan düşünüp karar verdiğinin belli olduğunu pat diye söylemesinden anlayabiliyordum. Üç gün vardı ve benim üç günde dilbilgisi çalışmamı mı bekliyordu? Ah, bunu bilmiyordu ki.
Reddetmek istememiştim, ne kadar erken o kadar iyi. Özleme hissini unutmak istiyordum.
"Olur, cuma olur. Nerede çalışırız?"
Yine aynı hızda "Bizim kafede?" demişti. Ancak beynimde uyarı çanları çalıyordu. Artık oraya gitmek istemiyordum. Nedenini açıklayamazdım ama istemediğimi biliyordum.
"Başka bir yer olsa?"
"Mesela?"
Biraz düşündüm. Cevap vermeyince olduğu yerde kıpırdanmaya başladı. Sabırsızca nefes verip "Bize gelmek ister misin?" dedi. Bir sonuca varmak istiyordu ama düşünmem gerekti, ne yapayım?
Hızla elimi ona doğru uzatıp havada sallarken "Hayır, olmaz." dedim. "Başka bir kafe olabilir." Başımı hafif eğip sevimli bir gülüşle bakmaya çalıştım.
Kaşlarını çatmış bana bakarken, kafamın içini okumaya çalışıyor gibiydi.
"Tamam, istediğin yeri mesaj olarak atarsın. Hadi içeri gir." derken apartman kapımızı gösteriyordu çenesiyle.
Onu onaylarcasını başımı sallayıp "Görüşürüz," dedim.
Ellerini cebine sokup "Görüşürüz," demiş ve gitmek için hareketlenmişti.
Elimdeki bardakları mutfağa bırakıp koşar adım odama girdim. Üzerimdekileri çıkarıp yatağımın içine girdiğimde Bora'yı düşünüyordum. Çok üşümüş olmalıydı, hala dışarıda olduğunu bilmek ise garip biçimde vicdanımı sızlatıyordu.
Yataktan çıkıp pencereye doğru ilerledim. Her iki pervazını da sonuna kadar açıp soğuk havanın odaya dolmasına izin verdim. Bora'nın üşüdüğünü bilirken ısınmaya içim el vermiyordu. Süre tutup eve vardığını tahmin ettiğimde kapatabilirdim pencereyi. O sırada gözlerim biraz önce oturduğumu kaldırımda kilitlenmiş ara ara gülüyor, ara ara sinirden dişlerimi sıkıyordum.
Bazı şeyler zoruma gitmeye başlamıştı. Bora'nın kimi sevdiği bugüne kadar önemli gelmezken bugün tüm ruh halimi etkilemeyi başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...