Gözlerimi kırpıştırıp tekrar baktım. Hala oradalardı. Karşımda. Yan yana. Kerim'in eli o kızın belinde.
Ormanda yangın çıkması için illa bir sigara izmaritine mi ihtiyaç vardı? Veya bir cam parçasının güneş ışınıyla ısınması mı lazımdı? Orman kendi başına da gayet tabii yanardı. Yanıyordu. Kalbim, karşımdaki insan bana ne yaptığını bile bilmediği halde cayır cayır yanıyordu. Üstelik yalnızca kalbim değil. Kalbimden mideme akan bölgeyi ferahlatmam gerekiyordu. Bir su lazımdı, soğuk bir su. Böyle anlarda bir bardak soğuk su içme tavsiyesi bundan olsa gerekti.
Masadaki suları bitiren Selin'e döndü bakışlarım. Gördüğü ikiliyi umursamamış Bora'ya bir şeyler söylüyordu memnuniyetsiz bir ifadeyle. Henüz içilmemiş görünen kadehe baktım. Elimi uzatıp almak istediğimde Yavuz'un elini elimin üstünde hissettim.
Sorgular bakışları eşliğinde "Emin misin?" diye sordu.
Kendimden emin bir ifadeyle başımı sallayıp kadehi kendime doğru çektim. İki büyük yudumun ardından kalan ıslaklığı gidermek için dudaklarımı yaladım.
O sırada Yavuz'un yanına Kerim, onun yanına da o kız oturmuştu. Bizi tanıştırma ihtiyacı bile hissetmediler bir süre. Ardından Bora bana baktı. elimdeki kadehi gördüğü ilk an hiçbir tepki vermedi. Ancak son anda bir şey hatırlamış gibi gözlerini kocaman açarak bana baktı.
Başını hafif yana eğip sorgulayıcı bir ifadeyle süzdü beni bir süre. Selin'de Bora'nın hemen yanında bana bakıyordu. Büyük günahlardan birini işlemiş olmalıydım. Alkolün inandığım dine göre haram olduğunu biliyordum. Ancak Bora'nın bakışı onun var ettiği bir dinin kurallarını çiğnemişim gibi bir his uyandırıyordu bende.
"Sana alkol almayacaksın demiştim." Dedi tıslayarak.
Avuçlarımı birbirine bastırırken dudaklarımı dişliyordum. Öylesine yabancı öylesine kırgındım ki Bora'nın tavırlarını çekmek istemiyordum.
"Susamıştım." Dedim sakince.
"Bir ihtiyacın olursa bana söyle, içme bir daha." Dedi beklediğimden daha sakin bir tavırla.
Birbirimizi duyabilmek için olması gerekenden çok daha yakın durduğumuzu fark ettim. Sevdiğim adamın en yakın arkadaşıyla bu kadar iç içe girmemi ben bile doğru bulmuyorken kim bilir Kerim onu sevdiğimi bilse ne düşünürdü.
Çok geçmeden Selin, Bora'nın kolunu çekiştirdi. Kulağına bir şeyler söyledikten sonra Bora tekrar bana doğru eğildi.
"Selin lavaboya gidecekmiş, gitmek istiyor musun?"
Evet anlamına gelen baş hareketimin ardından gözlerimin içine daha dikkatli baktı.
"Sakın ağzından bir şey kaçırma!" Uyarı dolu sesi geriyordu. Bora'nın ayağına basmadan geçebilmek için bir adım atmıştım. Ancak kendimi doğrultmakta zorluk yaşadığımı fark ettim. Ellerimi bir yere sabitlemek istiyordum fakat tutunacak hiçbir şey yoktu. Başım dönüyor ve vücudumun kontrolü benden çıkıyordu.
Önce belimden tutan iki eli, ardından arkamda beliren iri vücudu hissettim. Gözlerimin önü karardığından kim olduğunu seçemiyordum ama parfüm kokusu tanıdıktı. Bora.
Birkaç hafta önce Bora'nın beni koruma içgüdüsüyle hareket edeceğini söyleseler inanmazdım. Ayağımı burkmama neden olan, her yere çekiştirerek götüren, tehdit eden insan müsveddesi düşmemi engellemişti. Dengemi sağladığımda gözümün önü de berraklaştı. Bora alayla bana gülümserken hemen önümüzde duran Selin'in kaşları çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...