ÖZEL BÖLÜM 2

9.3K 525 155
                                    

Yıldızlarınızı eksik etmeyin, sizi seviyorum!

Katlanamadığım insanlar listem yıllar içerisinde epey kabarmıştı. Bunların başında babamın kız arkadaşı Didem geliyorken sıralamayı okuldan birkaç kişi ve Selin takip ediyordu. Aslında Selin'e ikinciliği verirdim ama uzun bir süredir görüşmüyorduk. Ta ki Bora'yı arayıp hafta sonu geleceklerini söyleyene kadar.

Kabus gibi bir hafta sonunun beni beklediğini düşünmekte yanılıyor olamazdım.

Bora, okul nedeniyle onlarla pek görüşemiyordu. Yalnızca tatillerde eve gidiyordu ve o süre zarfında da denk gelmeleri zor olmuştu. Telefonda görüşüyorlar, hayatlarından paylaşımlarda bulunuyorlardı ama o kadardı. Dolayısıyla ben de Selin ve Yavuz'u görmeye maruz kalmamıştım. Aslında onlardan nefret etmiyordum. Neden edeyim ki? Hatta Yavuz'u severdim ama Selin... Kabusum, kumam, kaynanamdı sanki.

Bir keresinde Bora, Yavuz ve Selin'le görüntülü konuşurken Selin "Asu ile nasıl gidiyor?" demişti. Sessizce Bora'nın vereceği cevabı beklemiştim. Bora beceriksizce gülümseyip "Güzel, her şey yolunda." demişti. Bun üzerine "Yürümez dediğim halde yürüyen tek ilişki seninki. Bu kız sana büyü yapmış olabilir mi?" demişti kahkaha atmadan hemen önce. Söyleyiş tarzı komikti, alaycıydı ama en önemlisi sinir bozucuydu. Bora her zaman olduğu gibi bozulmamıştı. Gizlemeye çalıştığı gülüşünü bastıramadan "Umarım kördüğüm bir büyüdür." deyip bana göz kırpmıştı çaktırmadan.

Selin benden nefret ediyordu. Dağılan arkadaşlıklarının sebebi olarak beni görüyordu. Bir nevi haklıydı, bu yüzden kendimi savunma konusunda beceriksiz kalıyordum ama aradan uzun bir zaman geçmişti. Artık bazı şeyler değişmeliydi. Bora benim sevgilimdi ve bunu kabullenmesi gerekirdi.

İttirdiğim market arabasına Bora'nın yerleştirdiği paketler sayesinde düşüncelerimden sıyrılmıştım. Onlar gelecek diye bir sürü şey alıyorduk. Beraber menü bile hazırlamıştık. Bora yemek yapma konusunda fena değildi. Ancak Derya teyze benim yemeklerimi daha çok beğenirdi. Yani oğluna karşı beni neden kayırsın ki, doğru söylüyor olmalı.

Bora mutfakta çok pratikti, herhangi bir dağınıklığı çabucak toparlar hazır etmesi gerekenleri hızlı biçimde yapardı. Bunu lise son sınıfta garsonluk yapmasına bağlıyordum. O ise, bunun birbirinden farklı yeteneklerinden sadece biri olduğunu söylüyordu. Her neyse.

Alışverişimizi bitirip eve geldiğimizde önce dolabı yerleştirmiş ardından üzerlerimizi değişitirmiştik. Yemek işini üç saatin sonunda tamamladığımızda Bora duş almak için yanımdan ayrılmıştı. Bu süre zarfında masayı kurmuş, ortalığı toparlamıştım. Bora kısa süren duşunun ardından yanıma gelmiş, dudaklarımdan tutkulu diyebileceğim bir öpücük almıştı. Vücudunu vücudumdan uzaklaştırdığında "Hazır mısın?" demişti.

Derin bir nefes alıp omuzlarımı düşürdüm. "Evet, elbette."

Akşam altı civarı gelmelerini bekliyorduk. Gerçekten de çok geçmeden gelmişlerdi. Bora'yı kucaklamalara doyamamışlardı kapıdan içeri girer girmez. Yavuz bana uzunca bir süre bakıp ellerini iki yana kaldırmıştı.

"Asu, fotoğraflardan daha güzel görünüyorsun!" demişti inanamaz gibi bakarken. Bu dediklerinde giydiklerimin de payı vardı. Bora'nın da yardımıyla güzel bir kombin yapmıştık. Ev ortamına uygun ama asla çocuksu değildi.

Yavuz ile kucaklaşıp ayrıldığımızda Selin boşta duruyordu. Sarılmak gelmedi içimden.

"Hoş geldin," dedim ev sahibi olmanın verdiği rahatlık ve özgüvenle. Selin, Yavuz'un aksine hoş olmayan bakışlarla süzmüş olsa da bunu önemsememeye çalıştım. Kuru bir "Hoş buldum,"un ardından salona geçtik. Koltuklara çifter halde oturduğumuzda neden bilmiyorum Bora ile birbirimize temas etmiyorduk. Oysa Selin bacağını sevgilisinin bacağının üzerine atmış, Yavuz, kolunu Selin'in omzuna atmıştı.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin