Derya Teyze ile salona açtığımız yer sofrasını dakikalar içerisinde donatmıştık. Zeytinyağlı sarma, içli köfte, domates çorbası ve su böreğini görünce iştahım kabarmıştı. Bora'nın yemeğe olan düşkünlüğünün nedeni belli oluyordu. Buna rağmen oldukça zayıf ve fit görünüyordu. Eskiden düzenli spor yaptığını duymuştum ama şimdilerde pek vakti olmuyor olmalıydı.
Sofraya Bora gibi bağdaş kurarak oturmak istesem de Derya Teyze'nin yanında olduğumu hatırlayıp dizlerimin üzerine oturdum. Yemeğe başladığımızda her birinin tadına özellikle bakmam için çok ısrar etmişti Derya Teyze. Hepsinin tadına bakıp üzerine ekstra börek dilimlerine de dayanamadığım için karnım epey doymuştu.
"Hepsi çok güzel olmuş, ellerinize sağlık." deyip minnetle gülümsedim. Bora yemeye devam ederken başını kaldırıp bana baktı.
"Doydun mu?"
"Hı hı."
Derya Teyze elini koluma götürüp "Kızım kuş kadar yedin, biraz daha yesene." demişti.
Teşekkür edip doyduğumu yineledikten sonra Bora'nın yemek yemesini bitirmesini bekledik. Sofrayı toplayıp birlikte bulaşıkları hallettiğimiz sırada Bora mutfak kapısının pervazına yaslanmış, bizi izliyordu. Omzumun üzerinden ona baktığımda gayri ihtiyari tebessüm ettim. Ne düşündüğünü merak ediyordum.
Bir süre sonra çaylarımızı yudumlarken Bora'nın derslere olan ilgisini ballandıra ballandıra anlatıyordu Derya Teyze. Bu duruma şaşırmış görünüyor olmalıyım ki Bora bana bakıp "Ne var, yakıştıramadın mı?" demişti abartılı bir alınganlıkla.
Ne yalan söyleyeyim, Bora'dan beklenecek bir hareket değildi. Fakat içimden geçeni söyleyemedim.
"Yo, ne alakası var?" dedim başımı hızla iki yana salladıktan sonra. Tek kaşı hafifçe kalkmış sözlerimi sorgulamaya devam ederken bakışlarımı kaçırdım.
"Hatta Bora da isterse beraber ders çalışmaya devam edebiliriz."
Bora'ya değil Derya Teyze'ye bakıyordum. Yüzü birden keyifle aydınlanmış, bakışlarını benden oğluna çevirmişti. Onunla birlikte ben de Bora'ya bakıyordum. Bunu beklemediği şekilden şekle giren yüzünden belli oluyordu.
Önce şaşırmıştı, sonra kaşları çatılmış, gözleri kısılmıştı. Saniyeler içerisinde bu defa iki kaşı havaya kalkmış, dudağının yanı kıvrılmış alayla bakıyordu. Ne hissedeceğini şaşırmış ve hangi tepkiyi vermesi gerektiğini bilemiyor gibiydi.
Doğrusu sözcükler ağzımdan çıktığı anda şaşırmıştım. Çünkü evlerine geldiğimden beri Bora ile vakit geçirmenin yollarını düşünüyordum. Bu da gayet iyi bir fırsat sayılırdı. Kerim veya diğerleri olmadığı sürece görüşebiliriz gibi geliyordu. Kötü bir fikir sayılmazdı, öyle değil mi?
Kendimi ikna etmem gerekiyordu bunun için. Daha sonra sözlerimden pişman olmamalıydım.
Bora vücudunu oturduğu yerde geriye yasladı. "Bakarız."
Kısa bir anlığına ona ters bir bakış attıktan sonra Derya Teyze'nin sözleriyle dikkatim dağıldı.
"Asu'cuğum ne tatlısın, Bora da ister diye tahmin ediyorum." deyip oğluna temkinli bir bakış attı.
Biraz daha oturduktan sonra Derya Teyze'ye her şey için teşekkür ederek kalktım. Kendi başıma dönmeyi umduğumdan bu kez bir hayal kırıklığına uğramayacaktım. Ancak Derya Teyze, Bora'ya bakıp "Asu'yu geçirsene oğlum." dediğinde Bora ceketini alıp kapıya gelmişti. Beraber yürürken ikimiz de konuşmuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...