Kafeye gittiğimizde birkaç masanın birleştirilmesiyle ancak sığabilmiştik. Herkes serinlemek için hep bir ağızdan limonata isterken ben yalnızca onaylar mırıltılar çıkarabilmiştim. O sırada ortamı biraz fazla incelemiş olacağım ki Canan kolumu dürttü.
"Kızım ne bakıp duruyorsun etrafa. Bize katılsana."
Uyarısıyla etrafı izlemeyi bırakıp masaya odaklandım. Karşımda takımın kalecisi Egemen vardı. Gerçekten kaleci olacak kadar uzun bir vücudu vardı. Sınıftaki erkekler arasında en kaslı olanlarından biriydi. Nasıl olmasındı ki? Düzenli olarak spora giden sınıf arkadaşlarım gerçekten kendi çaplarında hoş çocuklardı. Limonatasından bir yudum alırken göz göze geldik. Hararet içinde konuşulan masada tek sessiz kalanın ben ve o olması bir şeyler demem gerektiğini hissettirdi. Egemen zaten çok konuşkan bir çocuk değildi ama benim bu kadar suskun olmam normal değildi.
"Çok iyi kurtarışlar yaptın, tebrik ederim." Deyip sırıtırken aynı sıcaklıkta karşılık verdi.
"Bu maç çok önemli değildi. Bundan sonraki daha önemli. Umarım onda da bu kadar iyi olabilirim." dedi tebessümle. Çok fazla konuşuyor değildik ama demek ki isteyince gayet güzel konuşabiliyormuş. Canan ilgisini çekmiş gibi başını bize doğru çevirdi.
"Benim hiç şüphem yok bundan." dedi gözleri ışıl ışıl parlarken.
Egemen başını sallayıp tatlı sayılacak bir gülümsemeyle ikimize bakarken "Bakalım." demişti.
Dikkatim yanımdaki kızların bir şey demesiyle dağılırken Canan ve Egemen sohbet etmeye devam ettiler. Doğrusu sınıfımla çok fazla vakit geçirmediğimi daha iyi anlıyordum. Herkes kaynaşmış ve konuşacak şeyler buluyorken ben bu konuda biraz sıkıntı çekiyordum. Bazen ne diyeceğimi bilemiyor sınıftaki yakın dostlukların oluşturduğu kümelerin arasında kaynayıp gidiyordum. Neyse ki Canan vardı. O da olmasa daha çok zorlanırdım.
Sıkıntıyla tuvalete gitmek için kalktım. Masaların siparişlerini takip eden bir görevliye dönüp tuvaleti sormuştum. Bizim olduğumuz katın tuvaletinin arızalı olduğunu alt katta olanı kullanmamı söyleyince adımlarımı işaret ettiği tarafa yönelttim. Bizim oturduğumuz kısım açık renklerin ve daha aile yeri gibiyken adamın beni yönlendirdiği kısım oldukça koyu renklere boyanmış dar koridordan geçerek gidilen bir yerdi. Aşağıya indiğimde yukarının aksine bir manzara vardı. Bilardo langırt masa tenisinin olduğu oyun alanları ve her masanın başında da uzun boylu yapılı erkekler ve birkaç tane güzel kız vardı. Önemsemeyip tuvalete yöneldim. Boynuma ve alnıma soğuk su tuttuktan sonra biraz oyalanıp çıktım. Tam o sırada erkekler tuvaletine giden birine çarpmıştım. Yüzünü görmek için başımı kaldırırken "Affedersiniz." Dedim. Tam bir adım atacakken çarptığım kişinin Bora olduğunu görmem benim için bir şok etkisi yaratmıştı.
"Se-sen miydin?" baş parmağımı farkında olmadan ona doğru uzatmışım.
"Kimi isterdin?" deyip beni kendinden uzaklaştırırken kolay toparlandım. İç sesim "Kerim'i" derken dikkatimi dağıtmanın sırası değildi. Söylediği sözleri anlamamış ifadeyle yüzüne baktığımda cevap bekler gibi bakıyordu.
"Hı?" deyip ne dediğini tekrarlamasını istedim.
"Ne işin var burada?" dedi geçenki gibi. Böyle aptal sorular harika fiziğine öyle çok tezatlık oluşturuyordu ki. Bazen yakışıklı erkeklerin gerçekten de aptal olduğunu düşünüyordum. Bıkkın bir nefes verip kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Arkadaşlarımla oturmaya geldim."
Başını anladığını belirten bir ifadeyle sallarken elleri beline gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...