Pelin'in peşinden çekingen adımlarla kafeye girdiğimde gergin hissediyordum. Bora'yı görmek istemiyordum. Pelin'in yaptığı gibi ben de etrafı taradım. Onun aksine ben aradığımı bulmak istemiyordum.
Sahi kimden bahsediyordu? Bora olabilir miydi?
Pek tabii olabilirdi. Bora'nın yaşıtlarına kıyasla kendinden emin tavırları ve yakışıklı yüzü dikkat çekmiş olabilirdi. Pek tabii, ben buna şahit olmak durumunda da olabilirdim. Bora'nın olduğu hangi yerde benim sıradan bir rolüm olmuştu ki?
Sözde eski sevgilimle flört etmek isteyen kızla arkadaş olmak ancak benim nasibim olabilirdi.
Bora ile daha önce ders çalıştığımız masaya baktım. Boştu. İçimden oraya oturmak geçse de ayaklarım kızların ilerlediği noktaya doğru gitti. Birkaç dakika sonra siparişlerimizi garson kıza veriyorduk. Bora'nın ortalarda görünmediğine biraz olsun sevinmiştim. Belki de bugün izin günüydü.
Kız gittikten sonra, kitaplarımızı çıkarmıştık. Görev dağılımı yapmamız gerektiğini söyleyen Pelin'i şu ana kadar pek konuşmadığım Rana onaylamıştı. Ayşe, Pelin ben ve Rana beraber ödev yapacaktık ve buna ne gerek vardı? Dönemin ilk gününden saçma sapan grup ödevi mi verilirdi? Yazılı sınavlardan birinin yerine bu ödeve vereceği puanın geçerli olacağını söylemişti dersin hocası.
Ben boş bir not kağıdına görev dağılımlarını yazarken Pelin oflayarak dirseklerini masaya dayamıştı.
"Ortalıkta görünmüyor bu çocuk. Nerede acaba?"
Ayşe arkadaşını rahatlatmak ister gibi "Birazdan gelir belki." demişti.
"İzinlidir belki." dediğimde Pelin kısa bir an öfkeyle bakmıştı bana. İç sesim aynı kişiden bahsettiğimizi söylüyordu.
Pelin bu konuyu daha fazla uzatmayıp ödeve odaklanınca hepimiz dikkatimizi buna vermiştik. Bir yandan da kızları tanımaya çalışıyordum.
Bir süre sonra önüme konan pasta için teşekkür etmek için başımı kaldırdığımda Bora'yı görmeyi beklemiyordum. Göz göze geldiğimizde kalbim iki saniye kadar hızlı atmıştı. Konuşmak istesem de yapamadım. Uzun bir aradan sonra gördüğüm için böyle olmuş olmalıydı. Ben teşekkür edemeden o masaya tabakları bırakmaya devam ediyordu. Pelin oldukça abartılı biçimde teşekkür edip Bora'yı gözleriyle yerken bunu rahatsız edici bulmuştum.
Yanılmamıştım, Pelin'in bahsettiği kişi Bora idi.
Bora belli belirsiz tebessüm edip yanımızdan ayrıldığında dördümüz de ardından bakakalmıştık. Muhtemelen hepimiz farklı şeyler düşünüyorduk. Peki o ne düşünüyordu acaba? Benim burada olmamı mı önemsemiş miydi yoksa Pelin'in ilgisini mi? Bunu merak etmem saçmaydı belki ama ediyordum.
Üstelik benim onu görmezden geldiğim gibi o da beni görmezden gelmişti. Sıradan bir müşteriymişim gibi davranmıştı. Sanki en son beraber piknik yapan biz değildik.
"Ah, buradaymış." Adeta büyülenmiş gibi yavaşça söylediği kelimelerden sonra Pelin'e baktım. Gerçekten etkilenmiş görünüyordu. Ayşe ve Rana ona kıkırdarken ben bir tepki veremedim. Bora'nın karşılaştığı ilk hayranı olmamalıydı. Onun için önemli de olmamalıydı. Sonuçta... sonuçta sevdiği biri vardı.
Gerçi o duruma da aklım ermiyordu. Hem sevdiği biri olup hem de benden hoş... Aman, ne diyorum.
Hepimizin odağı dağılmışken ben kağıdımın köşelerini karalıyor, anlamsız şekiller çiziyordum.
Bora, masaları görebileceği bir yerden etrafa bakarken ara sıra bizim masaya da göz gezdiriyordu. Göz göze gelmek istiyordum fakat gözlerimiz buluşacağı anda bakışlarımı kaçırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...