Ara sıra işine öyle odaklandığından mı bilmem dalıp gidiyor, kaşları minicik de olsa çatılıyordu. O an ne düşündüğünü merak ediyordum. Evde yolunda gitmeyen bir şey mi vardı?
Gözlerimiz buluştuğunda kalp çarpıntım artıyordu ve bundan oldukça memnundum. Gülümseyip önüne döndüğü sırada iç geçirdim. Soluk tenine, anlamsız bakışlarına bazen gözleri kısılana kadar gülüşüne bitiyordum.
Bir ara Ece'nin ortalarda olup olmadığını kontrol etmek için etrafı taradım. Mekan gittikçe kalabalıklaştığı için bunu seçmem zordu. O esnada yanımıza gelen tombul ve kısa adam Kerim'le biraz konuştuktan sonra beni fark etti. Etmemesi komik olurdu. Barmenin tarafında bulunan ve bir köşede oturan birinin fark edilmemesi mümkün degildi. Bakışları beni tanıdığını belli eder gibiydi ve tuhaftı. Tanımlayamıyordum çünkü daha önce bu tipte birini görmemiştim.
Sıkılmaya başladığımda saat epey bir geç olmaya başlamıştı. Telefonumu kontrol edip Kerim'e baktım. Yanıma gelip "Her şey yolunda mı?" dediğinde yüz ifademe küfür ettim içimden. Biraz rol yapabilsem iyi olurdu.
Gülümsemeye çalışıp "Evet," dedim. Kaşlarını kaldırıp yüzüme baktı tekrar. "Emin misin?"
Başımı salladım ve inandırıcı olması için gülümsememi genişlettim.
"Işim bitti. Üzerimi değiştirip geleceğim." deyip gözden kaybolduğunda onun adına üzülmüştüm. Ben oturduğum yerde hiçbir şey yapmamıştım ve yorulduğumu hissediyordum. O ise hiç oturmadan küçücük alanda koşturup durmuştu.
Onu görünce açık kahve ceketi ve koyu renk gömleğinin ona çok yakıştığını düşünmeden edemedim. Elindeki şarap şişesiyle yanıma geldi. "Çıkalım mı?"
Başımı salladığımda kalabalığın arasından dikkatle çıkmaya çalışıyorduk. Dışarı çıkınca derin nefes aldım. Her seferinde aynı şey olmasına ramen kendimi yine burada bulmam ilginçti gerçekten. Kerim olmasa önemsemezdim ama... ama işte. Vücudumu titreten rüzgar ise ince giyindiğimi yüzüme oldukça soğuk biçimde vuruyordu.
"Ne yapmak istersin, evden iznin var değil mi?" O esnada ceketini çıkarıp yavaşça omuzlarımın üzerine bıraktı. Üzerindeki gömlekle üşüyeceğini bildiğimden itiraz etmek istedim ancak yapamadım.
Gözlerimi kısıp dudaklarımı yaladım. Biraz sonra söyleyeceklerimin ardından pişman olmaktan korkuyordum.
"Babamda kalacağım bugün" başını salladığı sırada asıl söylemek istediğim kısım için cesaretimi topluyordum. "Evde olmayacak, bunu içmeye orada devam edebiliriz." dediğimde şaşırmış görünüyordu. Elindeki şarap şişesini almış kucağıma bir bebeği taşır gibi yerleştirmiştim.
"Sakin bir yer bulabiliriz, buna gerek yok." derken etrafına bakınıyordu. Çok geçmeden bir taksiye el işareti yapıp yeniden bana döndü. Bir şey dememi bekliyor olmalıydı.
"Daha rahat olacağımızı düşündüm ama istemezsen-"
"İsterim. İsterim ama... bilemedim ya olmaz sanki."
Elini ensesine götürmüş kafası karışmış gibi görünüyordu. Önümüzde duran taksiye binmek için hareket ederken omzumun üzerinden ona baktım.
"Sarhoş olunca dışarıda saçma bir şey yapmaktan korkuyorum." diye itiraf ettim. Bu gerçekti, ama daha gerçek bir şey varsa o da Kerim'i bırakmak istemiyor oluşumdu. Gecenin böyle bitmesini istemiyordum.
Yan yana otururken taksinin de sıcaklığıyla iyice mayışmıştım. Adresi söyledikten sonra koltukta kaykılmış başımı cama dayamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...