Merhaba değerli okuyucularım, yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Uzun bir süredir bölüm yazamadığımın farkındayım. Ameliyat olduğum ve hastane süreciyle çok fazla uğraştığım için bölüm atamadım.
Sizlerden gelen talep üzerine de oy sayısını azalttım, ben daima okuyucularımın düşüncelerine değer veriyorum. Lütfen siz de bana karşı daha sabırlı ve kibar olun bunu sizden bekliyorum.
Her zaman aklımdaydınız, seviliyorsunuz.
500+ oy ve 2000 yorum bekliyorum.
Keyifli okumalar....
----------------------------
-Amir'den-
Lal bir karanlığın içine tutsak olmuş, kömür saçlı kızın teninden saçılan ışığa tutuldum. Ömrümde bir devrime sebep olan, ışıklı günden ayrı güneş bir daha benim için doğmadı.
Çünkü karanlık daima etrafımdaydı.
Dur durak bilmeyen bir nehri andıran bakışlarında, binlerce anlam birikmişti. Onu kamçıladım, onu acıttım, onu kendimden kovdum. Lakin, teşkilata geliş amacından koparamadım.
Tüm ekip, düşman birliğini kısa sürede etkisiz hale getirdikten sonra ortama derin bir sessizlik çöktü. Bedenimden taşan kıvılcımlar ve ona eşlik atan hırslı kalp atışlarım durulmadı.
" Komutanım," diyen sesle bakışlarımı yanımda ki askere çevirdim," Bin başı, ortalarda yok."
Kasvetli bir ruhun etrafımı çepeçevre sardığını hissettim. Oturduğum yerden hızla kalktığım esnada, Giray'ın sevmediğim suratında benimle aynı hisleri yakaladım.
Benden farklı bir erkeğin onun için endişelenmesinden hoşlanmıyordum.
Yanımıza doğru gelen Sitrin'in, benzi solmuş bakışlarında acının yakıcı tonu mevcuttu. Mahcup bir ifadeyle, keskin bakışlarım altında konuşmaya başladı.
" Bin başı, hayatımı kurtardı komutanım. Kara bir panter peşine takıldı ve birlikte ormana girip gözden kayboldular."
Sitrin'in ağzından dökülenler, burnumdan sesli bir soluk vermeme sebebiyet verdi. Dukha, iki takımı toplayıp birbirine sentezlerken, beden dilimi frenlemeye çalışıyordum.
" Sen biraz daha kendini dinlemeye devam edersen, Mislina'nın parçalarını bile bulamayacağız komutan bozuntusu."diyerek, ilkel bir dürtüyle bana yükseldi Giray.
" Sitrin Kuzey, yönünü işaret etti. O taraftan gidersek onları bulmamız kolay olur, fazla uzaklaşmış olamazlar." derken, Giray'ı cevapsız bıraktığımdan ötürü yerinde duramıyordu.
Çalı, çırpı kalın postallarımın altından çatırdayıp, can sıkıcı bir ses çıkarıyordu. Ay, ihtişamıyla oradan oraya süzülüyor, kanlı bir geceye tutuluyordu. Parmaklarıma kadar taşan lacivert elektrik tellerini frenlemeyi denedim.
Kızılçamların, paravan gibi sakladığı akarsu karşımıza çıktığında durakladım. Şelaleden akan su durulmuş, görkemli akarsu derin bir soğukla buz olmuştu.
Görünürde, kimsenin olmaması kalbimi sarsan bir kıvılcımla doldurdu.
Hava aydınlıkken, akan su şuanda büyük bir buz tabakasına dönüşmüştü. Böyle bir adada bu kesinlikle tesadüf olamazdı. Kaskatı kesilmiş bedenimle, kurt ulumalarıyla inleyen manzaraya bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
Science FictionAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...