✴️37.BÖLÜM✴️

61.8K 2.3K 295
                                    

Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️

Merhaba arkadaşlar öncelikle nasılsınız umarım herkesin keyfi yerindedir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba arkadaşlar öncelikle nasılsınız umarım herkesin keyfi yerindedir. Bölümün biraz geciktiğinin farkındayım ancak bunun telafisi için özür mahiyetinde bir fikrim var. Sizden merak ettiğiniz sorularınızı bölümün sonunda yorum olarak yazmanızı istiyorum her şey hakkında olabilir. Bir sonra ki bölümde de hepsini cevaplamaya çalışacağım. Sizi daha fazla burada tutmadan keyifli okumalar diliyorum. Anlayışınız için teşekkürler.
〰️ 〰️ 〰️ 〰️

Güneş almayan bir sokak arası gibiydim etrafım kalabalıktı ama içim ıssızdı. Sessizliğim gün geçtikçe bir çığ edasıyla büyürken gördüklerimi hazmetmek kolay değildi.

İçime düşen kor parçası etrafına sıçramış yangın ona olan sevgimi yıkıp moloz yığınına çevirmişti. Güvenim sarsılıp çatladığında üzerime dökülen harabenin her bir duvarında aşkımın parmak izleri vardı.

Anılarım o olmasa da hep uyanıktı şimdi yattıkları ölüm uykusundan onları kim kaldırırdı. Gücüm yeter miydi bu ihaneti sırtlanmaya ya da tenim izin verir miydi bu adamın dokunmasına.

Savrulmuştum yüzüme vurulan hakikatlerin ağırlıklarıyla. Zamana bırakmıştım istemesem de nasıl olsa vakit önce acıyı sonra sevgiyi silerdi yüreğimden kararınca.

Elimle saçlarımdan yavaşça kaymakta olan şapkamı düzeltirken beynime vurulan bir balyoz ile kaşlarım çatıldı. Bakışlarım arabanın camından dışarda yağan kara takılmışken dudaklarım küfür etmekle meşguldü.

Olayın üzerinden sadece bir gece geçmişti ve benim Dilfiruz'a atmış olduğum kafanın etkisiyle de sarsılan beynim daha beter hale gelmişti. Olayın ardından herkes Kutsal'ın üzerine gitmiş Amir beni nasıl kurtardığını üstün körü anlatmış biz oradan ayrılana dek gözlerini üzerimden çekmemişti.

İzin süremiz dolduğu için sabah erkenden Giray ile babalarımıza veda ederek teşkilatın yoluna koyulmuştuk. Bu defa dağ yolunu kullanıyorduk ve metroya binmediğim içinde ayrıca mutluydum.

Güneş ışığı görerek o cehenneme dönme fikri daha iyiydi. Üzerimde ki şişme montuma rağmen soğuk hissediliyordu. Kar yolları kapatacak gibiydi üstelik babamın tedirgin bakışları da bir türlü zihnimden silinmiyordu. Harzem Bey bu defa kızını kurtlara yeme etmek istemiyordu.

"Zihnine doğru görüntüleri yerleştirdiğinden emin değiliz sonuçta tüm bunlar onun kurgusu da olabilir." diyen Giray çaresizlikle çözüm bulmaya çalışıyordu.

Ondan ayrı kimseye ne gördüğümü söylememiştim ki umarım Dilfiruz'da bunu söylemezdi veya Kutsal ortalığı daha fazla karıştırmazdı. Şu saatten sonra çokta sesinin çıkacağını sanmıyordum.

"Ya gerçekse Giray," derken sinirle koyulaşan harelerim çehresini turladı, "Ya tüm gördüklerim bir kurgudan fazlasıysa."

Giray'ın kahve çekirdekleri ne diyeceğini bilemediğinden gözlerimden ayrılmış arabayı kullanan teşkilat görevlisine kaymıştı. Dilfiruz'un zihnime yerleştirdiklerinden bahsediyordum.

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin