Merhaba tatlı ve sabırlı okuyucularım, sabırlı diyorum çünkü gerçekten öylesiniz. Geçenlerde yaptığım duyuru da ayın onunda bölüm atacağımı söyledim ancak sağlık sıkıntılarımdan dolayı bir türlü yetiştiremedim.
Yorumlarınızı gördüm ancak bu şekilde hepinize cevap vermek istedi. Kusurumu görmezden gelin lütfen. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Yeniden uzun ve dolu dolu maratona başladık sizi BOMBA gibi şeyler bekliyor.
Keyifli okumalar, seviliyorsunuz...
Yazarın parmak uçlarından dökülen kelimelerle titreşirken içim nefes alışlarım hızlıydı. Kalbim korkunun nokta atışlarıyla çarpışırken dizlerim titreyerek çaresizliğimi imzalıyordu. Zaman duran beynime nabız gibi çarparken ısırdığım dudaklarımdan dilime kan bulaşıyordu.
Kader beni yine sevdiğim adamla burun buruna getirmişti yokluğu acımı dindirmiyordu ki varlığı kanatmasın. Soğuyup moraran tırnak uçlarıma kadar tehlike içime işliyordu. Dönüm noktasının bileti kesilecekti tüm duyularım bunu tadıyordu.
" Senin Amerika'da olman gerekmiyor muydu ?" diyen sesle bakışlarımız kapıyı buldu.
Giray alnından şerit çizen ter damlasını kolunun tersiyle sıyırdı ve dışarıya kulak kabarttı. Parmak uçlarımı çelik kapıya daha fazla bastırarak kulağımı yavaşça dışarıya verdim. Odada kimse olmadığı için ses yalıtımı devre dışı bırakılmıştı.
" Son anda burada kalmamın olası bir tehlike de yararlı olacağını düşündüm." dediğinde Amir soru soran kişinin Etka olduğunu çoktan anlamıştım.
" Asker kapı neden yeşil ışık yayıyor?" diye buyurunca Amir sertçe, yerimde sıçramamak için kendimi tuttum.
Giray elini ensesine atmış önümde volta atıp duruyordu. Kapı açılırsa kat ettiğimiz yollar ziyan olacaktı. Tüm zamanımız sonu gelmez uğraşlarımız etrafa dağılıp parçalanacaktı.
" Ben girdim odaya az önce askerler burada değildi." dediğinde Etka, Giray'ın kahveleri kısıldı ve durakladı.
Yalan söylüyordu neredeyse yarım saatten fazladır oda da biz vardık ve ne gelen ne de giden olmuştu. Oda da kimin olduğunu düşünüyorsa şuan onu korumak için Amir'e yalan söylemeyi göze alıyordu.
" Odaya az önce girdiğine emin misin?" diye şüpheyle sorduğun da Amir sesinden temkin damlıyordu.
" Elbette eminim asker." diyerek alayla Amir'i taklit ettiğinde Etka, ses tonunda ki gerginliği bir ben duymuşumdur diye umut ediyordum.
Merdivenlerden inen Giray ile birlikte kapının ardına verdiğim dikkatim parçalandı. Merakla ve sinirle peşinden bakarken zaman kaybetmeden yanına ilerledim. Saçlarım terden enseme yapışmıştı ve gerginlikten hem titriyor hem de terliyordum.
" Bakma öyle babanın dökümanları arasında odanın haritası vardı," dediğinde kolu aşağıya çekmiş cam bölmeyi açmıştı," Teşkilatın sağ kanadına açılan bir kapı var kuzey yönünde."
Şaka yapıyor olma olasılığına karşın yüzünü inceledim. Çünkü suyun altından diğer kapıya yüzmek akıl karı değildi. Akıntıya kapılırsak eğer ölmemiz kaçınılmazdı. Pusulayla kuzey yönünü bulduğunda ayaklarını sarkıtmıştı.
Büyüyüp coşan dalgalar köpürerek gecenin karanlığında önümden akarken yutkundum. Kapının kilit sesini işittiğimde hızla kafamı yukarı kaldırdım. Amir içeriye göz atmak için girecekti Etka'nın söyledikleri tatmin etmemişti.
" Hadi Mislina şu saatten sonra beklemeye vakit yok." der demez suya atlamıştı.
Lacivert bir yırtıcı gibi Giray'ı hava da yakaladığın da kalbim tekledi. Başımı endişeyle suya uzattığımda basamaklarda ki adım sesleri kulaklarıma doluyordu. Kendimi suya nasıl attığımı genzimi nasıl yaktığını bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
Science-FictionAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...