✴️15.BÖLÜM✴️

158K 5K 263
                                    

Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️

Mısralar dökülürken titrek mum ışığında kağıda kan vardı kelimelerin yazgısında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mısralar dökülürken titrek mum ışığında kağıda kan vardı kelimelerin yazgısında. Kulak kabartmışken ruhun kanat çırpış sesine etrafa sıçrayan tükenmezin her damlasında dizeler meydana geliyordu.

Kader çizgisi kuşanıp atılıyordu bir kadının alnına. Savunmasız bir gecede sıkılan tek el kurşunla yazılmıştı her şey aslında. Ölümdü bütün bunları bir hayata hakim kılan. Dönüm olmazdı şiir kıtalarının arasında çünkü her satırda bir devrim geçiriyordu gelecek kararında.

Verilen kararlar giydirilen hükümler şairin durup düşünmesiyle sekteye uğradı. Düşüncelerin içerisinde Arap atları koşuyordu hibesinde binlerce duygu vardı. Düşürdükleri topraktan filizlenen kader ağına saplanan sarmaşıklardı. Ve işte o an berrak bir suya düşen siyah çiğ tanesi bulandırdı şairin zihnini, yeni bir düşünce can buldu kağıt parçasında.

Tükenmez yetmezdi belkide bu kadının düşüncelerini anlatmaya kaldı ki hayatını anlatsın .Ben o atların hibesinden düşen her tohumda filizlenen acının ceremesini çekiyordum. Şairin satır aralarında ki nefes boşluğunda insan olduğumu hissediyordum. Yaşanan her duygu akımında boğuluyor ve bir adamın gözlerinde soluklanıyordum.

Oysaki kurtulmak için önünde diz çöktüğüm adam kaçtığım kişiydi. Bunu her gözlerine baktığımda görüyordum.

Güneş ışınları ağaçların gölgesi arasında kırılarak annemin saçlarında dans ediyordu. Bizim yazlığın arka bahçesinde ki havuz da suyla oynuyorduk. Kuşlar bir ninni edasıyla ötüyor ağaçlar ise esen hafif meltemin önünde el pençe divana duruyordu.

Yeşil toprağın üzerini yele gibi örtmüş her yerde adını bilmediğim türünden bir haber olduğum çiçekler meydana gelmişti. Gökyüzünde tüm azametiyle asılı duran güneş merhametli ışıklarıyla annemin yeşil harelerini yansıtıyordu bana.

Annemin göz bebeklerinin dibinde güneşin batan ışıkları kadar kızıl kıvılcımlar vardı. Bu kıvılcımlar o ışıkların toprağa saplandığı gibi annemin gözlerine saplanmıştı. Badem gözlerin etrafını çevreleyen çok sayıda kirpiği vardı ve ortaya çıkan muazzam görüntünün kavalyesi şefkat dolu gülümsemesiydi.

Anneme doğru ilerlemeye başladığımda su bedenimi ufak ufak titretiyordu fakat yinede durmadım. Annem elbiseleriyle girmişti suyun içerisine. Üzerinde küçük kırmızı çiçeklere sahip yeri krem rengi basma elbisesi vardı. Benim annemin ruhu kadar giyimi de naifti.

Büyüdüm bak anne senin küçük kızın kocaman yetişkin bir genç kız oldu demek için hevesle ilerliyordum. Ancak büyük sayılmayacak havuz büyümeye annemle aramızda mesafe açmaya başladı.

Olduğum yerde durduğumda eğilerek bende kendime baktım. Üstümde siyah bir elbise vardı ve saç uçlarımın değdiği su kana boyanmıştı. İrkilerek başımı kaldırdığımda kanlı ellerimi suda çırparak bana yüzmeye çalışan anneme atıldım.

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin