✴️8.BÖLÜM✴️

161K 9.6K 2K
                                    

Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️

Saçların tarakta takılı kaldığı noktayı kesmek zorundasın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçların tarakta takılı kaldığı noktayı kesmek zorundasın. Benim saçlarımın kırıkları köklerindeydi. Saç derimin altına gömülü her kılcal damarın içerisinde bir mirasın dnası yaşıyordu. Her bir saç telim bir illet olup sağlayacağım adaletimin üzerine gölge düşürebilirdi. Amansız lanet gibi tüm her şeyi zelzeleye tutabilirlerdi. Güzel tende çirkin bir ruh gibiydiler. Tıpkı bir imza edasıyla kim olduğumu hangi kuşaktan geldiğimi ortaya koyuyorlardı.

Yaradan bir damla kan pıhtısından var etmişken hepimizi onun meydana getirdiği bir varlığın iki damla boyayla tüval parçasında yok edilmek adalet değildi. Göz kapaklarıma kazınan uzun zil siyah saçlarım geçmişimin canlandırılışıydı .Yok oluşumun muazzam bir halde gözler önüne serilmesiydi. Yenilmez belki de kendisinin bile resmedemeyeceği bir hazla gözlerimin içine bakmıştı ve gülüşü acıma kaldırılan kadehti.

Bir serçenin ilk ucuşunda ki kanatları gibi titremişti içim. Rıhtımımda uyuyan tüm gemileri alabora olmuş denizin en dibine gömülmüştü.O bilmese de içinde kalan çok fazla şey olmuştu.

Karanlığın tesir ettiği kabuslarımla dolu merhametsiz bir gecenin şafağı da aralanmıştı göz kapaklarım. Odanın kapı kulpunda yanan yeşil ışık kilitlerin açıldığını gösterirken kalkmış elimi yüzümü yıkamıştım. Soğuk su damlaları dudaklarıma şerit çizerken aynada ki aksime bakıyordum.

İflah olmaz saçlarımı bileğimde ki lastikle sıkı bir at kuyruğu bağladım. O kadar sıktım ki saç diplerim sızlıyordu onları bugün koparmak istiyordum. Kapşonlunun fermuarını çeneme kadar çekip banyodan çıktım.

Kızlar henüz uyanmamıştı çünkü saat beş buçuktu. Spor ayakkabılarımı yatağımın ucuna oturarak giyindim ve bağcıklarını el çabukluğuyla bağladım. Kapıyı sessiz şekilde açtıktan sonra kısık ışıkların aydınlattığı koridorda yürümeye başladım.

Ellerim ceplerimdeydi ve uyumadığım için hasarlı gözlerim sızlıyordu. Burnumu hiçte kibar sayılmayacak şekilde çektiğimde ortada ki aydınlığa gelmiştim. Görevliler beni gördüklerin de şüpheli gözlerle süzseler de tepki göstermemişlerdi.

Asansörle zemin kata indiğimde sahile açılan kapıya ilerledim. Dış kapıdan çıktığımda ağaran gök grilikten uzaklaşmış maviye yelken açıyordu.

Sabahın ayazı başta iliklerime sokulup içimi titretse de bunu dert etmeyerek spor ayakkabılarımın kuma gömülmesinin hazzını sürdüm. Kollarımı havaya kaldırıp açarken çoktan esnemeye başlamıştı vücudum.

Eğilip sırayla parmaklarımı ayaklarıma değdirmeye başladıktan sonra bir kaç hareketi de asgari sürede yaptım. Spor ayakkabılarımı ayaklarımdan çıkarıp sahilde koşmaya başladığımda kapşonlunun şapkasını kafama örtmüştüm. Nefeslerim adımlarımın ritmine ayak uydururken son derece rahat bir tempoda koşuyordum. Güneş yüzünü göstermeye başlamış ılık ışınları denizin dalgalarında dans ediyordu.

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin