Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️Gizlendiğin adamın koynuna zift döküldüyse altında sen kalıyordun. Hakkın vebası bulaştıysa parmaklarına saç tellerine kadar kirleniyordun. Kırılmışsa kendine olan saygının zincileri ilk dizlerinin üzerine çöken de sen oluyordun.
Gözleri denizlere payidar olan adamın kıyısında boğuluyordun. Bakmaya kıyamadığın gövdesinden başlayarak örülüyordu sonun senin için. Sırtlanlarla çevrildiğin alanda aslana yem edilmek için bekletiliyordun.
Ruhunun kapıları aralandığında en derine kadar sızıyordu korku. Kuşattığı yerlerde bitmeyi akıl etmeyen aşkın vardı ve korku hepsine musallat oluyordu. İçindekilerin üzerini örten buzdan tabakayla sende donuyordun eşsiz gökyüzünün önünde.
Aşk dedikleri eylem insafı benim kalbime acıyı Amir'in gözlerine gömmüştü. Fakat üzerine toprak atılan ben olmuştum.
Yaşadığımız olayın üzerinden sadece yirmi dakika geçmişti. Evet dakikaları saymaktan geri durmamıştım. Başımda olan şapka o kadar ağır geliyordu ki bana çıkarıp yüzüne fırlatmak istiyordum. Ettiği dehşet dolu tehditlerinden sonra araba sürmeye başlamıştı.
Yüzüme o olaydan ayrı bir kez dahi bakmamıştı. Aklınca beni ıslah ediyordu. Araba ilerde ki virajdan döndüğünde gözlerimin seçtiği alanla şaşkınlıkla kaldım. Tepelerin arasında ki boşluğa kurulan çadırlar neredeyse ev değerinde büyüktüler.
Teşkilatta bulunan görevlilerden burada da mevcuttu. Fakat giyimleri daha sıkıydı ve neredeyse maskesiz olan kimse yoktu. Üzerlerinde paçavra denilebilecek kıyafetlerle dolaşan kadınlar ve çocuklar vardı. Erkekler ise kapı önlerine çıkmış görevlilere bakıyorlardı.
Onlara doğru yaklaşan arabayı fark ettiklerinde kel bir adam tozdan kapanmak üzere yüzünde ki gözlerini kıstı. Arabanın içerisine doğru göz gezdirdiğinde sevecen olmayan şekilde bakıyordu.
Bende onu dikkatle incelediğimde bir ayağının sakat olduğunu gördüm öyle ki diz kapağından aşağısı yoktu. Babasının elini tutan küçük kızın anlamadığım şekilde yüzü garipti. Arabadan yavaşça inip ilerlemeye başladığımızda bir tür mutasyon geçirdiğini sezdim.
İrkilmeden edemezken merhametim kılıcını kuşanmış boğazıma doğrultmuştu. Amir oldukça yakınımda durarak benimle ilerlediğinde görevlilere kafasıyla selam vermişti. Büyük çadırların üzerinde kırmızı renkli rakamlar yer alıyordu.
O kadar çoktu ki bu insanlara ne yaptıklarını düşünüyordum. Otuz iki numaralı çadırın kaygan kumaşını kaldırarak girdi Amir. Omzumun ardından geriye göz attığımda küçük kızın boynunu bükerek bana baktığını gördüm.
Sızlayan burnumu çektikten sonra içeriye girdim bende. Oldukça havasız olan alan pis diyebileceğimiz kadar kötü kokuyordu. Yer yatakları sırayla dizilmişti ve insanlar bilinçsiz halde yatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
FantascienzaAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...