Merhaba değerli okuyucularım, oldukça uzun bir bölüm ile geldim. Doğrusu şuan belim ile parmak uçlarım uyuşmuş durumda. Bu arada Beyaz Şehirde Aşk adlı kitabımın ilk bölümü yayında eğer okursanız çok mutlu olurum.
Oy ve yorumları unutmayın lütfen, seviliyorsunuz.
Geçmişin molozları arasında saklanıyordu onun göz bebekleri. Çocukluğumun en güzel renkleri, annemle yağmurda yürürken gördüğüm o berrak mavi. Soluğumu kesen zehir soğuk gibi hem de bir masal prensi.
Gönlümün en büyük efendisi, bir okyanusun sahibi.
Yanımda oturan adam bir enkazın altında kalmıştı. Gerçekler kırbaçlarını yüzüne indirdiğinde acısı geçmiyor hemen. Sancısı uzun uzadıya hüküm sürüyor zayıf bedeninde.
Karanlık tarumar ediyor senden olan her şeyi seninle ilgili her hayali.
" Gözleri bana çok benziyordu," diyerek yutkundu Giray, boğazından geçmeyenler vardı," İlk defa aynaya bakıyormuş gibi hissettim."
Bitkin gözlerim kapanmak için yalvarırken oturduğumuz balkonda titredim. Tüm gördüklerimizden sonra odamın yolunu bulabilmiş olmamız dahi bir mucizeydi.
" Çünkü annene çok benziyorsun." dediğimde anne kelimesi dilimde ağırlaşarak pıhtılaştı.
" Gözleri bana bakarken o kadar boştu ki bir an içine düştüğümü sandım." derken sertçe burnunu çekti.
" Babam yazlığımızın arkasına annemin cansız bedenini gömdüğünde," dediğimde sesim titremişti. Aya bakan gözlerim dolarken konuşmaya devam ettim.
" Mezarının başında durmuş annesini izleyen bana o kadar boş bir bakış attı ki bir daha onun gözlerinde kızını göremedim."
Giray son sarf ettiklerimle beraber elini uzatıp beni kendine çekti. Başım omzuna yaslandığın da çektiği içten ötürü başım yükselip alçaldı. Ne söyleyeceğini düşünüyordu şuan.
" Tüm bu olumsuzlukların içinde senin gibi bir dosta sahibim Mislina, iyi ki varsın sert kız."
Yüzümde beliren yersiz gülümsemeyle gözlerimi usulca kapadım. O gece sabahı edene kadar balkonda o şekilde oturduk. Aldığımız yaraların kanını dindirmeye çalıştık. Yıkılmıştık lakin dirilişimiz uzun sürmezdi.
Sabahın ilk ışıkları yüzüme vururken yapılan tatbikat duyurusuyla uyanmıştım. Saçlarımı ensemde sıkı biçimde bağlayıp kalın gri bereyi üzerine geçirdim.
Boğazlı kazağımın yakasını düzelttikten hemen sonra kamuflaj ceketimi giyindim. Sol baldırıma taktığım kayışa küçük bıçaklarımı sıralarken kapım tıklatıldı. Bıkkın biçimde gel diyerek işime devam ettim.
Belime üzerinde çeşitli cihazların bulunduğu kemeri de taktıktan hemen sonra gelene baktım. Dünya pişkin suratıyla iştahımı kaçırmak için gelmişti.
" Sen çoktan hazırlanmışsın Mislina." dediğinde gözlerimi devirdim.
" Bilseydim gelip giydirmeni beklerdim." derken tekli berjerlerimden birine oturdum.
Yüzümde ki küstah ifadeye bakıp kafasını olumsuz anlamda salladı. Uslanmaz bakışlarım üzerini tararken yangın yeri olan göz bebekleri beni inceliyordu. Sıkkın biçimde ofladığım da, sesli şekilde güldü.
"Tahammül edemediğin bir adamla nasıl evleneceksin ?" dediğinde beni kışkırtmaya çalıştığını anladım.
Tepkilerim ve hareketlerim onu daha fazla kamçılıyordu. Kaşımın biri sivrildiğinde burnumun delikleri sinirli soluklarımla şişip sönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
FantascienzaAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...