Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️
Acıyla büyüyürek yükselen notalara eşlik ediyordu orkestra şefinin elinde ki baton. Gözleri kapalı ruhunun solungaçları açık şekilde. Duyuyor gibi değil de yaşıyor gibiydi hareketleri. Hüznün gölgesi suretine düşmüş notaların tiz şekilde yükseldiği vakit hızla batonunu kağıda çarpıyordu. İşte hayatım ve zaman tam o dakika gibiydi baton en vurucu noktanın üzerinde durmuştu.
Zaman sekteye uğramış hayatın dalgaları tersine dönmeye meyletmişti. Hudutlar genişletilmiş neler olabileceği hakkında ki fikirler tüketilmişti. Elzem olayların birbiri ardına devrilerek üzerime akın etmesi incinen ruhumu ezmişti. Büyük çabayla inşa ettiğim dünyam da duyulan tek melodi dinginlikken kasvetin sesi her yeri sararak çürütmeye başlamıştı.
Geçmişim de iyi olarak hatırladığım ne varsa zehirlenip yok olmaya yüz tutmuştu. Sırtımı yasladığım tuğla parçasını delerek içime gömülen sırçaydı gözleri. Hayallerim gibi içimde kırılıp tüm hücrelerime dağılmıştı. O gün ruhumdan çıkan acının dumanıyla tüm dünyam tütsülenmiş uçsuz bucaksız gerçeklerde dinmeyen fırtınalar yer edinmişti.
Şimdi ise rüzgarları saçlarıma çarpıyor yüzüme vuruyordu her şeyi. Beni şuan kurtarmaya yetemeyen geçmişi. Birde defnettiğim intikam arzusunun bu bedende dirilişini.
"Annenle ilgili bir şeyler mi gördün?" diyerek gözlerime bakmak için eğilen Giray'la bakışlarımı zeytinden çektim.
Sabahın körün de uyandırılmak bir tarafa dursun canımız çıkana kadar sahilde koşup ısınmış gerekli gereksiz antrenman yapmıştık. Halsiz düşen bedenim yüzünden mideme bir şeyler sokmaya çalışıyordum fakat ne mümkündü. Biten antrenmandan sonra hızlı bir duş alarak ilaçlarımla beraber kahvaltı etmeye gelmiştim.
Kahvaltı ettikten sonra Dünya herkesin yetenekli olduğunu düşündüğü alanı seçmesini istemişti. Oda nasıl olacaksa bilemiyordum. Şuan da ise karnımı doyurmaya çalışırken Giray'ın ilk deneyde neler gördüğümle alakalı soru tacizlerine maruz kalıyordum.
"Hayır." dedim kestirip atarken. Keşke annemi görmüş olsaydım bu benim için ceza değil ödül olurdu.
"Masa da düşmanlarına hatırlamadığın yalanını söylerken sustum fakat Mislina, ne gördüğünü bana söylemen gerekiyor." dediğinde gözleri endişeyle kısılmıştı.
"Görmekten çok hissetmekti benim sınavım." derken yüzüne doğru eğilerek kahve çekirdeğini andıran bakışlarına odaklandım.
İşaret parmağımı kalbimin ortasına koyarak, "Tam bu noktadan bir el kurşun sıktı."
Çatalımı sapladığım zeytini ağzıma atıp çiğnerken rengi solan Giray'a baktım.Çekirdeğini ağzımdan çıkarıp tablette ki boş bölmeye gelişi güzel bırakırken alayla kaşlarımı kaldırarak gülümsedim. Ona söylediğimde üzüleceğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
FantascienzaAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...