Merhaba arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım yazarken üzerinde durduğum oldukça da uğraştırıcı bir bölüm oldu. Lütfen yorumlarınızı biraz daha bol tutun çünkü benim için çok önemli.
Herkese keyifli okumalar, seviliyorsunuz.
Karanlıktan sakladığım içimde ki kız çocuğunu en zorlu anlarda yaşatmaya çalıştım. Babamla karşı karşıya geldiğimde, gerçeklerle yüzleştiğim de ve hayal kırıklıklarımla un ufak olduğumda.
Zaman yaralarımı asla sarmadı o aslında yaralarımın üzerinde ki örtüyü kaldıran kuvvetti. Çünkü günler ve saatler bana katmaktan çok benden çaldı. Her defasında içimde ki kız çocuğunun üstüne bir karabasan gibi çökmekten geri durmadı.
Sol kanatta, tüm grupla birlikte Dünya ve diğerleri yurt dışından döndüğü için oturuyorduk. Bugün içim daha rahattı sonuçta Giray cihazı yerine koyabilmişti ve ona zarar gelmemişti.
Gelen bayan görevliler bize yiyecek bir şeyler hazırlarken Dünya oturduğu yerden beni seyrediyordu. Sorgulayıcı bakışları üzerimde oyalandığın da cüretkar gözlerim hareleriyle buluştu.
" Saçlarını kesmişsin Mislina." dediğinde Dünya, Amir'e sokulan Kutsal bana baktı.
Dün gece hatırlamak istemeyeceğim kadar duygu doluydu ve her hissettiğim de boğulacak raddeye geliyordum. Okyanusun suları çekilip karalar meydana geldiğinde Amir'in gözleri koyulaşıyordu.
" Çok uzayan şeyleri sevmiyorum, sıkıldım kesip attım." dediğimde gözlerim meydan okuyordu.
Dünya mesajın kendisine verilmiş olduğunu anlayarak alayla güldü. Yanımda oturan Giray gerginlikle yerinde kasıldığın da elimi titreyen dizine koydum. Can yoldan geldikleri için banyo yapmış olan Ela'nın saçlarını kuruluyordu.
Ela'nın ışıltılı bakışları saçlarıma değdiğinde ona gülümseyerek baktım. Bende onu özlemiştim hem de fazlasıyla. Kapının tıklatılmasıyla sessizliğini koruyan Etka kalkıp kapıyı açtı.
Dilfiruz gülümseyerek içeriye adımladığında yerimde duramadım. Amir dün gece olanları grupta olan herkese anlatmıştı. Ve herkes neden gerildiğimi biliyordu.
Karşımda ki berjere oturduğun da Dilfiruz, jöleleyip şekil verdiği erkeksi saçlarına ve ufak yüzünde ki keskin hatlarına baktım. Çekici bir taraf veya vazgeçilmez bir yan arıyordum ancak yoktu. Ayrıca kendimi onunla kıyasladığıma da inanamıyordum.
" Sana uslu durmanı söylemiştim Dilfiruz." dediğinde Kutsal alayla koltuktan hızla kalktım.
Sinirim damarlarım da atarken Tunç sakinleştirmek amaçlı aramızda durdu. Kutsal'ın soluk gözleri beni kışkırtırken hoş olmayan bir tavırla yüzüme bakıyordu.
Dilfiruz'un zihnini ensem de bir gıdıklanma olarak hissederken koltuğun arkasına geçtim. Çok küçük bir kesit tekrar zihnim de yer edinmeye çalışırken elimi koltuğun başına yaslayıp diğer tarafa nasıl geçtiğimi anlayamadım.
Yaralı bir hayvan gibi soluklarım hızlıyken konuştum.
" Eğer yaptığın şeyi bir daha denersen, ince boynunu kırmam bir dakikamı alır." dediğimde herkes susmuş bize bakıyordu.
" Tamam koca kız, biraz geri de dur yol yorgunuyuz olay istemiyorum." diyen Tunç ellerini açmış önümde duruyordu.
Dünya arkadan beni tutmaya çalıştığın da kollarımı öyle bir çektim ki sendeledi. Giray elini dirseğime sardığın da sakinleşmem için bir şeyler fısıldayıp duruyordu.
" Dilfiruz çık dışarı." dediğinde Amir buyurgan ifadesiyle, zebellah gibi eski sevgilisinin başında dikiliyordu.
Kutsal bana bakacak olduğunda," Bundan sonra Mislina'ya zarar vermeye çalışan veya hakaret etmeye çalışan kişiyi bana yapmış sayarım. Ve saygısızlığın cezasını biliyorsunuz." dediğinde Dünya daha beter gerildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
Science FictionAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...