Herkese merhaba arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. Hikayenin dönüm noktalarını oluşturan bölümlerdeyiz, bu yüzden yeterince oy verip yorum yapın ki benim için motive edici olsun.
500+ yorum ve oyu tamamlayalım ki hikayemiz ön plana çıksın...
------------------------------
Zihnine kilitli kalmış her ruh, delirmeye mahkumdur.
Ölüm onun için bir lütufdur. Çünkü zihni karanlığa kör bir kuldur ve hayatı büyük yıkımlarla sarsılan molozdur. Tıpkı bir kum gibi üzerine yazılan her şey silinmeye meyilli, anılar ise içinde sönmek bilmeyen kordur.
Adımlarımın arasında, dilimi kuru dudaklarımda gezdiriyordum. Damağımda kekremsi bir tat vardı ve her fırsatta içimi ekşitmeye devam ediyordu.
Üzerimdeki dizlerimi aşan, keten elbise bacaklarımın arasına sokuluyordu. Salık saçlarımdan fırlayan birkaç teli geriye attım ve olduğum yerde yavaşça durdum.
Işık ahşap, tahtaların üzerinden sekerek yüzüme vuruyordu. Açık bej rengindeki duvarlarda, farklı çizimler yer alıyordu. Çıplak parmaklarımı kaşındıran, Fas halısının desenine şöyle bir baktım.
Kendi etrafımda yavaşça döndüm, oradaydım. Bir zamanlar annemle ve babamla New York'ta yaşadığımız o evdeydim. Kenarda annemin yapmış olduğu çömlekler yer alıyordu ve boya fırçaları kutularla kenara dizilmişti.
Hızlı adımlarla, boş odaların önünden geçip annemle babamın yatak odasına girdim. Ahşap başlıklı yatağın, bitişiğinde bir zamanlar benim uyuduğum parmaklıklı beşik duruyordu.
Açık camdan esen ılık rüzgar, yatağın cibinliklerini dalgalandırıyor annemin kokusunu içime dolduruyordu. Yatağın ayak ucunda özenle katlanılmış namaz örtüsü ve teşbihi vardı.
Huzurla kapanan gözlerim, usulca arkama kaydığında yutkunamadım. Annemin, ölümüne tanıklık ettiğim ceviz ağacından yapılma dolap oradaydı. İstemeyerek de olsa ayna da yansımamı görerek dolaba yaklaştım.
Porselen, kulpunda titreyen parmaklarım bir süre oyalandı. Sonunda araladığımda, kirpiklerim aralandı ve kendimi buldum. Elindeki oyuncak ayıyı, kalbine bastırmıştı.
Dolap aralığından, yüzüne sıçrayan kan zerreciklerini annesinin giydirdiği kıyafete sildi. Berrak ela bakışlarında, ölüme tanıklık etmiş bir ruh gizleniyordu.
İşaret parmağını küçük ağzına bastırdı ve susmam gerektiğini işaret etti. Korkulu bakışları, omzumun gerisinden odaya taştı. Bakışlarını takip eden gözlerim, odayı turladığında damağım kurudu.
Giray, annemin yatağının ayak ucunda oturuyordu. Üstünde onu ölmeden önce gördüğüm kıyafetler vardı. Bakışlarının altında koyu halkalar dalgalanıyor ve ondan uzaktı.
"Beni burada gördüğüne sevinmedin mi?" derken etrafına hızlı bir bakış attı," Sonunda, seni bu hale getiren o günün içindeyim. Ama burada olmak için büyük bir bedel ödedim."
Dolan gözlerimden firar eden, her damla hızla çeneme yol aldı. Buradaydı ve gözlerimin içine içine bakıyordu. Söylediklerini başıyla onaylayınca, çikolata kahve tutamlardan birkaçı alnına aktı.
"Öldüm." derken gülüşü kederle büyüdü, öyle bir büyüdü ki tüm dişlerini gördüm.
Dişlerinin arasından sızmaya başlayan kan, hızını kesmeden tüm ağzına yayıldı. Usul usul çenesine akın etti ve temiz kıyafetleri boyanmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
Bilim KurguAşkın imkansızlığı kalplere dokunup, kimseyi bu kadar acıtmayacaktı. İntikamın soğukluğu damarlarınıza sokulup, sizi hiç böyle üşütmeyecekti. Ve olağanüstü yetenekler zaaflara kurban olurken, okurlar yerinde duramayacaktı. Mantığıyla aşk arasında...