Rey adının okunmasıyla arenaya indi. Diğerlerinin aksine adının temsil ettiği adamla okunmasına aldırmamıştı. Daha önceki karşılaşmalarda da soyadı olmayan temsilcilerin isimleri aynı şekilde okunmuştu. Lakin Sylas'ın adını duyan ustalar ise Cayo'nun güç sıralamasında büyücüler arasında birinci gelen adamın temsilcisine pür dikkat kesilmişlerdi. Rey için ise kendisine dönen gözlerden sadece birisi önemliydi. Kaira. Asıl karşılaşmalara girene kadar elindeki tek koz kartı olan Araf'ın Nefesini saklayacak olsa da, Kaira'nın gözlerini korkutacak bir karşılaşma ortaya sermeyi aklına koymuştu.
Üçüzler arenaya indiğinde, gözleriyle süzdü. Üçü de birbirleriyle aşırı derecede benzeseler de farklı giysiler giymişlerdi. Anwa'nın üzerinde kırmızı ve neredeyse basit tasarımlı bir giysi vardı. Marisa aynı giysinin yeşilini, Ruwi ise sarısını giyiyordu. Giysileri tamamen aynı olsaydı onları ayırt edebileceğini sanmıyordu. Üçü de aynı uzunlukta çimen sarısı saçlara, yeşil gözlere, aynı uzunluğa ve aynı beden yapısına sahiptiler.
Üçlü aynı anda hafifçe eğilip, "İyi bir karşılaşma olsun." dediler. Rey de aynı şekilde hafifçe eğilip, "İyi bir karşılaşma olsun." diyerek aynı cevabı iletti. Sunucu karşılaşmayı başlattığı anda Marisa geriye kaçındı. Anwa sağına doğru ilerlerken Ruwi de doğruca üzerine koşmaya başladı. Rey Lara'nın sürekli olarak üçüzlerden bahsetmesi ve onlarla karşılaşmamak için yakınmasıyla üçüzler hakkında basit şeyleri öğrenmişti. Marisa toprak ve ışık elementine sahip bir büyücüydü. Anwa ateş ve havaya sahip bir suikastçı, Ruwi ise su ve karanlığa sahip bir savaşçıydı. Hepsi de dokuzuncu seviyenin zirve aşamasındaydılar ve yarım adım onuncu seviyeydiler.
Ruwi doğruca üzerine atılırken çift taraflı ince uzun kılıcını temsilci broşundan çekip karanlık elementiyle sardı. Anwa ise sağ taraftan hulahuka benzer daire şeklinde dış tarafı keskin bir silahla pozisyon bakınıyordu.
Rey önce üçüzlerin hamlelerinden anında haberdar olmak için ruh algısını yaydı. Lakin ruh gücü üçüzlerin ruh algısıyla karşılaşıp baskılanırken sadece beş metrelik bir alana yayılabildi. Üçüzler aynı anda aldıkları bu küçük zafere gülümserlerken, Rey narin dalgaları serbest bıraktı. Dalgaların üçünü bedeninin etrafında gezdirirken geri kalan yedisiyle Ruwi'ye saldırmaya başladı. Ruwi aşırı çevikti ve dalgalara kılıcıyla karşılık verebiliyordu lakin ne kadar çevik olursa olsun yedi dalgaya karşı savaşıyordu. Sonunda kılıcının düz tabanıyla dalgayı itmek yerine kesmeye karar verdiğinde, dalga kılıcını geçip kolunu sardı. Geri kalan altı dalgada afallayan Ruwi'nin bedenini sararken, dikkatini Ruwi'ye verdiğini sanan Anwa fırsattan yararlanıp üzerine atıldı.
Ruh algısına girdiği anda Anwa'yı fark eden Rey hızla dalgalarda asılı kalan Ruwi'yi Anwa'nın saldırdığı yöne çekti. Son anda gerçekleşen bu harekette Anwa neredeyse Ruwi'nin sol bacağını kesip atacaktı. Son anda saldırısının gücünü azaltmayı başarsa da Ruwi'nin sol bacağını oldukça derinden kesmişti. Bu sırada Rey bedenini etrafında gezdirdiği üç dalgayla Anwa'ya saldırdı. Dalgalar bedenini kesip sarmaya çalışırken Anwa geriye kaçınmaya çalışmış ve son anda bir dalgaya yakalanmıştı.
Rey dalgalarla Ruwi ve Anwa'yı öldürebileceğinin farkında olsa da Ryo'ya o kadar öldürmemesi hakkında konuşup kendisini birisini öldürürken görmesini istememişti. Kaira hariç, o bir istisnaydı.
Düşünürken varlığını unuttuğu Marisa, Rey'in altındaki zemini tekniğiyle bir anda yardı. Yarıktan çıkan bir çivi bacağına saplanıp kendisini hızla Marisa'ya doğru çektiğinde, Marisa'nın başka bir tekniğe başladığını fark edip dalgalarıyla kendisini durdurmak istedi. Dalgalarda asılı kalan ikiliyi bırakıp iki dalgayla bacağına saplanan toprak çivisini parçalayıp sekiz dalgayı zemine sapladı ve kendisini durdurup Marisa'nın tekniğinden kurtardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...