Vol - 63

388 51 0
                                    

 Ana çadırı merkez alan devasa bir buzullaşmanın yanında, bütün kaçaklar devasa bir seks grubu gibi sıralanmışlardı. Hepsi çırılçıplaktı ve kimin kimin üstünde olduğu belli değildi. Başları olan kadın aynı anda beş kişiyle ilgilenirken, gözlerini bir saniye bile buzuldan ayırmıyordu. 

 Sylas, Ryo'yu yere bıraktıktan sonra ortamda bulunan tek kadının yanına yürüdü. Kadının tepesindeki erkeklerden birini tek eliyle havaya savurduktan sonra, keskin buz mavisi gözlerini kadına dikti. "Öğrencim nerede?" Sylas'ın soğuk sesi, fısıltı gibi çıksa ortamdaki herkes tarafından duyulmuştu. 

 O anda zevklerine bakmakla meşgul olan yüzlerce kişi yaptıkları işe ara verip, Ağlayan Güne baktılar. Ancak daha kadın konuşamadan, buzullaşmanın bir parçası hızla Sylas'a atıldı. Buz, tam ayağının dibine geldiğinde durdu. 

 "Cevabını aldın herhalde, şimdi." dedikten sonra erkeklerden birisini, Sylas'ın açtığı boşluğa aldı. Sylas kadındaki yüzsüzlüğe ve korkusuzluğa şaşırsa da, buzullaşma daha çok dikkatini çekmişti. 

 Keskin buzların yapısı, daha bugün koltuğunu kaplayan buzun yapısıyla aynıydı. Etrafına keskin bir soğukla beraber, belli belirsiz Rey'in aurasını yayıyordu. Sylas buzda ilerlemek için atıldığında, buz hızla büyüyüp yolunu kesti. 

 Sylas refleksle önündeki buz parçasını kırdığında, çadırdan acı bir çığlık yükseldi. "Geri çekilin." kadının gür çıkan sesiyle yüzlerce kişi anında buzdan uzaklaştı. Sylas daha ne olduğunu anlayamadan buzullaşma hızla yayılmaya başladı. 

 Sylas hızla geriye çekilirken, buzullaşma bir on metre daha genişledi. Genişlemesi o kadar kısa sürmüştü, kaçamayan bazı insanlar buza hapsolmuştu. Sylas dikkatle izlerken, buzula hapsolan yirmiye yakın kişinin kalpleri birbiri ardına durmaya başladı. 

 "Buzullaşma varken Rey'e ulaşamayız. Aklına bir şey geliyor mu?" sorusu Ryo'nun kaşlarını çatmasını sağladı. Nereden bilebilirdi ki? Değerlisini en fazla on kere görmüştü ve hepsinde de Rey'in kendisini göremeyeceğinden emin olmuştu. Güçlerini ve enerjisini bilmeyi geç, şu anda sesinin nasıl olduğunu bile bilmiyordu. 

 Üstelik bahsi geçen şey buzdu. Vücudunun en zayıf olduğu şeydi. "Bilmiyorum. Bütün buzu bir anda yok etmeyi deneseniz." sözlerine daha Sylas karşılık veremeden kaçakların başındaki kadın konuştu. "Deneme bile. Buza ne zaman zarar versen daha fazla yayılıyor." Sylas kaşlarını çatıp kadına bakınsa da, kafasıyla onayladı.

 "Buz Rey'in vücudundan geliyor. Buzu kırdığımda duyduğun çığlık Rey'e aitti. Yok edersem Rey'e nasıl bir tepki yaratacağını bilmiyorum." Ryo, çığlığın Rey'e ait olduğunu duyduğunda vücudu kasıldı. "Soğuğa zayıf olduğunu söyledin, ancak dondurduğu koltuğa oturduğunda hiç bir şey olmadı. Görünüşe göre soğuğu sana karşı zararsız, yanına gitmeyi dene." Sylas'ın sözleri kulaklarına ulaştığında, sadece onaylamakla yetindi. 

 Kendinden emin adımlarla buza ilerlediğinde, buzullaşma ondan önce davranıp hızla ona ulaştı. Ayakkabıları tamamen buzla kaplandığında, buzullaşma yeniden duruldu. O sırada ise Ryo, buzdan gelen tuhaf aitlik hissini fark etti. "Rey?" sorgulayan tona sahip sesine karşılık, buzuldan keskin bir parça yükselip, boğazının bir santim altında durdu.

 "Sensin değil mi?" keskin parça bir kaç santim daha yükselip, boğazında bir santimlik bir delik oluşturdu. "Konuşmayı kes." Sylas'ın endişeli tonuna rağmen, beyazlı umursamadı. 

 "Değerlim, buradayım." bu sefer beklediği cevap buzuldan gelmedi. Merkezden gelen acı bir iniltiydi. 

*^*^*^*

MistikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin