"Usta, neden soytarıları öldürdün?" Rey'in en çok merak ettiği kısım burasıydı. Açıkçası Hana hakkında yeni şeyler öğrendiğine seviniyordu. Geçmişi umurunda değildi, en azından Hana geçmişini biliyordu. Amaçları kesindi ve hala onları gerçekleştirmeye çalışıyordu. Bu konuda ona ayrı bir saygı duydu.
"Bu konu karmaşık Rey. Ancak intikamımı alamayacaksan, senin ustan olmamın bir mantığı yok." Açıkçası sebebini anlatmak istemiyordu. Rey'e anlattıklarını bile ilk kez birisine anlatıyordu ve geçmişini o kadar açığa çıkarmak istemiyordu.
"Söz konusu intikamınsa usta, yeterince güçlü olduğum müddetçe intikamını alacağıma dair sana söz veriyorum." sözlerinden emindi. Rey kadere inanmazdı, kader değişkendi. Bildiği bir şey vardı ki, şu anda köle olmamasının, kendisi hakkında gerçekleri öğrenmesinin tek sebebi, Hana'ydı. Eğer Hana'ya yardım edebileceği bir konu varsa, yardım ederdi.
Hana şaşırdı. Rey'den böyle bir cevap beklemiyordu. Kendisi bizzat öğrencisinin ne kadar korkak ve keyfine düşkün olduğunu biliyordu. İntikamını almaya niyeti olsa bile, meleklerden bahsettiğinde vaz geçeceğini düşünmüştü. Ağzından ufak bir kahkaha kaçırdı. Rey'i gerçekten de fazla küçümsemişti.
Aralarında kısa bir muhabbet geçtikten sonra, Rey zihin sarayında bulduğu iki kitabı Hana'ya gösterdi. "Bunlar ne Rey?" Hana merak ediyordu. Bir süredir düşünceleriyle o kadar meşguldü ki, Rey'in yaşadığı hiç bir şeyi izlememişti. "Bilmiyorum, zihin sarayımda buldum. İlk satırın dışındaki yazıları okuyamıyorum. Bilmediğim bir alfabede yazılmışlar. Belki sen okuyabilirsin." dedikten sonra kitapları Hana'ya uzattı.
Hana kitapları iyice inceledi. Kitapların üzerlerindeki işleme modellemesini daha önce görmediğine emindi. Kitapları okumaya çalıştığında, tıpkı Rey gibi ilk satırın haricinde hiç bir şeyi okuyamamıştı.
"Bunları sana kimin verdiğini biliyor musun Rey?" diye sordu. "Belki ailem vermiştir ancak bu sadece bir ihtimal. Yuu'nun verdiğini sanmıyorum, aynı şekilde ikizimin vermesi de olanaksız." kendi düşüncelerine dalıp giderken, Hana'nın aklında ailesinin verme ihtimali dönüyordu. Eğer bunları ailesi verdiyse, Rey'in ırkı hakkında en başından yanıldığını gösterirdi. Ancak Rey bir melek ve şeytanın melez çocuğu değilse, kalbindeki karma enerjinin kaynağı neydi? Elementlere vücudunun gösterdiği tepkiler nasıl açıklanacaktı? Hana'nın düşünceleri iyice karman çorman olmuştu. Rey'in kökeni neydi ki?
Rey ise Hana'nın da kitapları okuyamamasıyla, karamsar bir moda bürünüp kitapları geri aldı. Hana'yla biraz daha konusu belirsiz bir konuşma yaptıktan sonra zihin sarayına geri döndü ve kitapları aldığı yere bıraktı.
Zihni halen daha ortalarda yoktu. Rey de, zihninin girmesini yasakladığı yer olan odasına bakmaya karar verdi. Zihninin odası karman çormandı. Odadaki tek eşya, sade bir yataktı ve zihni de yatakta ölü misali yatıyordu. Ancak odanın her yerini Rey'in anıları dolduruyordu. Rey anılarına bakmaktan kaçınarak zihnini uyandırmaya çalıştı. Ancak ne kadar denerse denesin zihni uyanmıyordu. Sonunda denemekten vazgeçip ruhunun yanına gitti. Bir süre ruhuyla tek taraflı bir sohbet gerçekleştirdikten sonra da bedenine geri döndü.
Güneş doğmaya, hava da aydınlanmaya başlamıştı. Ağaçtan indi ve yeniden yürümeye başladı. Dağı sarmal bir şekilde tırmanıyordu. Amacı herhangi bir su kaynağını kaçırmamaktı. Bir kaç kere su kaynağıyla karşılaşmıştı ancak hiçbiri saf su kaynağı değildi.
Ame Krallığında büyüdüğü için bu konuda şanslıydı. Normal birisi suyun çeşitlerini fark etmekte zorlanır, çoğu zaman ayırt edemezdi. Suyun o kadar çok çeşidi vardı ki, çoğu insan suyun çeşitlerini bile bilmezdi. Ancak yılın 1 günü hariç her günü yağmurlu olan ve su enerjisinin Cayo'daki en yoğun bulunan topraklarına kurulmuş olan Ame Krallığının insanları, bu konuda doğal olarak uzmanlardı. Suyun sadece kokusundan bile, ne çeşit bir su olduğunu anlarlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...