Zihnindeki ilk teknik, Dokusal Zihin adlı bir teknikti. Hazırlık aşaması yoktu. Tek aşaması, zihinsel enerjiyi gözlere, buruna, kulaklara ve deriye kalıcı şekilde işlemekti. Ancak tekniğin etkisi mükemmeldi. Gördüğü, duyduğu kısaca yaşadığı her şeyi hatırlamasını sağlıyordu. Zihin sarayında kalıcı anıya dönüştürülüyordu.
Hana ilk önce bu tekniği öğrenmesini söylediği için kendi ruh boşluğuna girdi. Ruhuyla her ne kadar konuşmak istese de, bir an önce şu teknikleri öğrenmeyi de istiyordu. Kendi kendisine ruhuyla konuşmak için en kısa zamanda geleceğine söz verip, adanın aydınlık tarafından okyanusa daldı.
Zihin sarayı koyu mor rengiyle ve gösterişten uzak yapısıyla her zamanki yerinde duruyordu. Sarayın kırık kapısından içeriye girdi. Zihni kitap raflarının arasında, tek tek misketimsi şeyleri inceliyordu. Rey'i görünce hafiften gerildi. "Neden geldin?" zihninin soğuk tondaki sesi sarayda yankılandı. Rey cevap vermek istemese de zaten zihninin cevabı bildiğinden emindi. "Bildiğin şeyi neden soruyorsun?" Rey'in sorusuna karşılık zihni hafifçe sırıtmakla yetindi.
Rey de fazla oyalanmak istemediğinden dolayı hızlıca lotus posizyonuna girdi. Bir insanın gücü üç farklı şekilde ortaya çıkardı. Enerjinin gücü direk dantiandan gelirdi. Seviye, elementler, kavrayış, öğrenilen teknikler gibi detaylar enerji gücünü çeşitlendirse de kaynak her zaman dantiandı.
Ruh gücüyse direk ruhtan gelirdi. Ruhun türü, özellikleri, tekniği ruh gücünü çeşitlendirirdi. Ancak bu üç özelliğin dışında ruh gücünü etkileyen bir şeyin daha olduğu herkes tarafından biliniyordu. Lakin yüz yıllardır araştırılan bu şeyin ne olduğunu kesin olarak bilen birisi yoktu.
Zihin gücüyse farklı bir işleyişe sahipti. Zihin gücü iki kaynaktan geliyordu. İlki zihindi. İkincisi ise anılardı. Anılara sahip olmayan birisi, tam olarak zihin gücüne sahip olamazdı. Zihni uyanmayan birisi de öyle. Anılar ve zihin birbirleriyle bağlantılıydı. Biri olmadan, diğeri de tam olarak var olamıyordu. Zihin gücü iki kaynak arasında dönüp duruyordu. Zihin gücünü çeşitlendiren şeyse basitçe zevk duyguydu. Bir insan neyden zevk alıyorsa, zihin gücü de ona göre çeşitleniyordu.
Rey'de zihin gücünü kontrol altına almaya çalışırken sadece zihnine odaklanmıştı. Ancak zihin gücü bir türlü kontrolü altına girmiyordu. Bir iki saat denese de başarılı olamadı. Rey'in zihni ise tüm bu süreç boyunca Rey'i izlemiş ve ne kadar aptal olduğuna karar vermişti. Böyle olmayacağını anlayınca olaya el atma kararı aldı.
Rey zar zor koruduğu odağını, kafasına yediği tokatla tamamen kaybetmişti. Sinirle gözlerini açıp kafasına vuran zihnine baktı. "Daha ne kadar salak gibi sadece bana odaklanacaksın?" Zihninin sorusuyla gözlerindeki sinir yerini meraka bıraktı. "Ne demek istiyorsun?" kafasına bir tokat daha yerken, "Ne dediğimi duydun." cevabını aldı.
"Sana odaklanmayacağım da neye odaklanacağım?" Rey ciddi ciddi sordu. "Bana odaklandığın kadar, aynı zamanda çevrene de odaklanmalısın." dedi zihni. "Ne?" Rey'in basit cevabıyla bir kere daha nasıl bu salağın zihni olduğunu sorgulamaya başladı.
"Etrafına bak. Ne görüyorsun?" zihninin cevabı karşısında Rey bulunduğu zihin sarayına baktı. "Seni ve kitap raflarını." cevap verir vermez kafasına bir tokat daha yedi. "Dikkatli bak." zihninin tokat atıp durması sinirlerini hoplatsa da zorla kendisini sakin tutarak çevresine odaklandı.
Zihin sarayında olan tek şey kitap raflarıydı. Saray yuvarlak bir yapıya sahipti. Duvarlar tamamen kitap raflarıyla sarılıydı. Kitap raflarını ise ufak küreler dolduruyordu. Tam ortada bulunan dönen merdiven ise sarayın en yüksek noktasına kadar devam ediyordu. Bunlar haricinde girişte bulunan koridorda bir kapı vardı. Bu kapıyı daha önce gördüğünü hatırlamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...