Vol - 54

502 61 7
                                    

 Rey duyduğu kelimelerle beraber utanç içerisinde kendisine çeki düzen vermeye çalıştı. Gerçi bunun için çok geçti. Karşısındaki üç deniz insanının ikisi kendisine bir deli gibi bakıyor ve hafif gülüyorlardı. Diğeri ise son derece ciddiydi. Rey çok takılmamaya çalıştı. Ne de olsa onlar deniz insanıydı. Rey'in tepkilerinin ne kadar doğal olduğunu anlayamazlardı.

 O anda Rey gibi hem kendisine büyük bir sıkıntı çıkaran bir durum sebebi belli olmadan düzelse ve hemen ardından efsanelerde geçen bir ırkla, deniz insanlarıyla karşılaşsa aynı tepkiyi verirdi. Ancak bütün bu gerçeklikler yine de hissettiği utancı tamamen söküp atamamış, sadece birazcık dindirmişti.

 "Şey, eeeh. Merhaba?" tamam, kurabileceği en iyi cümle bu değildi, ancak o anda aklından geçen en mantıklı cümle buydu. "Merhaba insan evladı." konuşan kişi, aralarında en büyük duran çocuktu. Lacivertin koyu tonlarına bürünmüş kısa saçları, mercan moru gözleri, tanrının kutsaması gibi adonisleri olan bir erkekti. En fazla on sekiz yaşında duruyordu. Yüzündeki ciddi ifade kendisini germekten başka bir işe yaramamıştı. 

 "Merhaba." bu sefer konuşan kişi ortanca olandı. On beş ve ya on altı yaşında duruyordu. Buz mavisi kısa saçları ve yine buz mavisi gözleri vardı. Kaslı bir vücudu olsa da, büyük olanları kadar değildi. Yüzü hala belirgin bir gülümsemeye ev sahipliği yapıyordu.

 "Çok değişiksin." son konuşan kişi ise en küçükleri olan deniz kızıydı. sekiz yaşında ya var ya yoktu. Açık mavi uzun saçları, mercan moru gözleri vardı. Diğer ikilinin aksine üstünde kıyafet namına bir şey vardı. Gerçi bu da deniz kabuklarından yapılma küçük bir sütyen olsa da, en azından tamamen çıplak değildi. 

 "Değişik mi?" anlamamış gibi sordu, gerçi zaten anlamamıştı. Saçma tavırlarından mı bahsediyordu? "Evet, dün gece çok korkunçtun, bedenin tamamen karaydı. Vücudundan çok güçlü bir karanlık yayılıyordu. Denizde olmamıza rağmen bize bakmadan bizi fark ettin. Şimdi ise bembeyazsın ve etrafa neredeyse hiç bir hava yaymıyorsun. Üstelik bizi fark etmedin bile." 

 "Bu ne demek oluyor?" kafası karışmıştı. O anı karmaşasının içerisindeyken bedenini kontrol edebilecek hiç bir şey yoktu. O sırada tuhaf bir şekilde ruh boşluğunda endişeyle bekleyen Hana'yı, Ruh aynasında mutlulukla dans eden Tempus'u ve odasındaki yatakta hala uyuyan zihnini net bir şekilde hissedebilmişti. Elementlerin ise onun bedenini kontrol edebilmek gibi bir güçleri yoktu. Kısaca o anda bedenini kontrol edebilecek hiç kimse yoktu.

 Küçük deniz kızı, duyduğu soruyla karşısındaki insanın yüzüne baktı. Çocuğun yüzü derin düşüncelere daldığını net bir şekilde belli ediyordu. Soruya cevap vermeden, dün geceden beri elinde tuttuğu taşı çocuğa uzattı ve konuşmaya başladı. "Dün bayılmadan önce bize bu taşı attın. Uyandığında sana vermemizi söylemiştin." 

 Rey küçük deniz kızının elinden ufak taşı aldı. Taşın üzerinde aşınarak, daha doğrusu yüzeyi yok edilerek yazılmış üç kelime vardı. 'Üç Haziran, Birleşme.' Rey taşa bir süre bakındı. Bedenini kim kontrol etmişti de kendisine bu mesajı bırakmıştı? Bu mesaj neyin nesiydi? Üç haziran kendisinin doğum günüydü. Ancak birleşme kelimesinin anlamı neydi?

 "Ehem." çocuğun yine kendilerini unutup düşüncelere dalmasıyla en büyükleri boğazını temizledi. Çocuk kendilerine dönse bile, yüzünden ne hissettiği anlaşılmıyordu. "Teşekkür ederim, taş için. Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm." sözlerinin bitmesiyle çocuk arkasına dönerek yürümeye başladı. Düşünceleri arasından çoktan deniz insanları çıkmış, yerini sözde kendisine bıraktığı taş almıştı.

 "Direk gidiyor musun?" küçük olan deniz kızı oyuncul bir tavırla sormuştu. Sesinde saklı bir hüzün yerini belli ediyordu. "Boş ver Maria. Diğerleri bizi bulmadan buradan gitmeliyiz." otoriter bir tavırla konuşan kişi en büyükleriydi. Rey, Maria'nın sözüyle duraksamış, en büyüklerinin konuşmasıyla öylece durmuştu. Ne demesi gerekiyordu, ne yapmalıydı bilmiyordu. Rey muhabbetlerin, sosyalliğin ve buna benzer şeylerin konusu geçtiğinde akla gelecek ilk kişi değildi. Hayatı boyunca doğru düzgün konuştuğu insan sayısı sınırlıydı. Asosyal bir kişiliğe sahip olduğunu söylemek pek de yanlış sayılmazdı.

MistikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin