Vol - 11

907 101 14
                                    

 Rey koruluğa yarım saatlik bir yol kaldığında, Mai teyzesinden kıyafetleri aldı. "Ben önden gidiyorum Mai teyze. Sen de hızlıca gel." dedi. Bunları söylerken yüzünde saf bir gülümseme vardı. Mai teyzesine yolu iyice tarif ettikten sonra, Işık Tanrıçasının Adımlarını kullarak hızlıca koruluğa vardı.

 Kızlar yıkanmış, vücutlarındaki kirlerden kurtulmuşlardı. Leo yanlarına yarım saat önce gelmişti. Hepsi de sessizliklerini koruyarak Rey'i bekliyorlardı. 

 Rey yanlarına varır varmaz, kendisini saran saf heyecanla kıyafetleri Aisha ve Sakura'ya verdi. Basit paçavralardı aslında, yine de yırtık bir çarşaftan daha iyiydi. Kızlar kendilerinden biraz uzakta giyinip geri döndüler. Rey'in heyecanı, ortamı kaplayan sinir bozucu sessizliği ve gereksiz gerilimi bozmuştu. Hepsi de sebepsizce heyecanlanmışlardı. Rey'e ortak oluyorlardı. 

 "Neden bu kadar mutlusun Rey?" Lara sonunda merakına yenik düşmüştü. Diğerleri de merakla cevabı beklediler. "Az sonra öğreneceksiniz. Ama öncelikle, Sakura." dedi ve Sakura'ya bakmaya başladı. "Ne oldu?" Sakura hemen cevap vermişti. O da diğerleri gibi heyecanlanmıştı. "Şu kayanın arkasına saklanır mısın? Ayrıca ne olursa olsun buraya bakma, olur mu?" Sakura bunu duyunca gerilmişti. Kendisini bırakıp kaçacaklar mıydı yoksa? Ancak öyle olsa neden onu kurtarma zahmetine girmişlerdi ki. 

 Bir süre sonra, Rey'e güvenme kararı alarak kayanın arkasına geçti. "Bu taraftan görülmemek için eğilir misin?" Rey'in sorusuyla Sakura eğildi. Artık Reylerin bulunduğu taraftan görünmüyordu. "Ben sana seslenene kadar çıkma. Güven bana." dedi ve sırıtmaya başladı. Diğerleri ne olduğunu anlayamıyorlardı. Rey neden Sakura'nın saklanmasını istemişti ki? Ne kadar düşünürlerse düşünsünler mantıklı bir cevap bulamadılar. 

 Zaten bulmalarına da gerek kalmayacaktı. Çünkü cevapları çoktan kendi görüş açılarına girmiş, onlara doğru yürüyordu. Aralarında Rey ve Sakura haricinde Mai'yı tanıyan yoktu. Üçü de köle olarak alındıklarında çoktan dantianlarını uyandırdıkları için direk mağaraya götürülmüşlerdi. 

 Mai Rey'in yanına geldiğinde soluk soluğa kalmıştı. Bir iki dakikaya nefesi düzene girdiğinde, Rey'in yanında duran üçlüyü süzmeye başladı. "Tamamdır. Çıkabilirsin."

 Sakura kayanın arkasından çıktığında, Rey'in yanında duran annesini gördü. O kadar hızlı bir şekilde annesinin yanına koşup sarıldı ki, bu diğerlerini şaşırttı.

 "Sakuram, kızım." Mai kollarını Sakura'ya sıkı sıkı sarmış, saçlarını koklaya koklaya öpüyor, bir yandan da ağlıyordu. "Annem." Sakura da annesine iyice sarılmış, hüngür hüngür ağlıyordu. Koskoca üç yılın sonunda birbirlerine kavuşan anne kız, ağlayarak birbirlerine sarılıyordu. "Bu sensin değil mi anne? Yine rüya görmüyorum değil mi? Uyandığımda yanımda olacaksın değil mi?" Sakura annesinden bir santim bile ayrılmadan bu lafları sarf etti. "Gerçeğim kuzum. Gerçeğim yavrum. Uyusan da uyansan da yanında olacağım. Bir daha seni benden almalarına izin vermeyeceğim." Mai bir yandan konuşuyor, bir yandan da sıkı sıkı kızına sarılıp saçlarını öpüyordu. 

 İki yılın ayrılığı ve hasretini sonunda gideriyorlardı. Sonunda anne kız birbirlerine kavuşmuşlardı. Rey sözünü tutmayı becerebilmişti. Mai ve Sakura'ya bakarken bir yandan gülüyor, bir yandan da ağlıyordu. Diğerleri de anın büyüsüne kapılmış, gülüyorlardı. 

 Nehrin yanında saatlerce oturdular. Anne kız hasretlerini giderirken, diğerleri de kendi aralarında neşeli bir sohbete dalmışlardı. Sonunda hapları hatırlayan Rey, Aisha ve Sakura'ya hapları verdi ve ne işe yaradıklarını anlattı. Kızlar büyük bir neşeyle hapı yuttular. Dengelerini kaybederlerken, göğüslerinde bulunan köle mührü de yok olmuştu. 

MistikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin