Güneşin ilk ışıklarında, okul denen şehrin doğusunda bulunan ormanlık alanın girişindeydik. Sylas bana yaklaşık bir saattir öğütler verip durduğu için ayrılamamıştım.
"Ruh gücünü her zaman etrafına yaymayı unutma, algına takılan her şeye dikkat et." dedikten sonra derin bir nefes aldı ve boyut yüzüğünden bir parşömen çıkarıp verdi.
"Zor durumda kalırsan kanını parşömene sür. Seni okula ışınlayacak. Temsilci broşunu da yanından ayırma. Bir şeye ihtiyacın olursa bir kağıda yazıp broşa koy. Verebileceğim bir şeyse ihtiyacın olan şeyi broşa koyarım."
Sylas'ın uzattığı parşömeni alıp boyut yüzüğüme koydum. Sylas daha konuşacak gibiydi ancak bıkkın ifademi görünce vazgeçip son kez vedalaştı ve uçarak gözden kayboldu.
Ruh algımı etrafıma yayarak ormanın kuzeyine doğru ilerlemeye başladım. Sylas ormanın kuzeyinden çıktıktan sonra durmadan kuzey-batıya doğru, denizi görene kadar ilerlememi söylemişti. Anlattığına göre orada bir esinti vadisi bulunuyordu ve aradığım iki malzeme de esinti vadisindeydi.
Bir elime silah olan yelpazemi alıp içine durmadan enerjimi biriktirmeye ve aynı zamanda yellemeye başladım. Bildiğim kadarıyla ormanın bu tarafındaki yaratıklar toprak özellikliydi ve en fazla 5. seviyelerdi. 5. seviye büyülü yaratıklara karşı kaybetmeyeceğimden emin olsam her ihtimale karşı tekniklerimi kullanmak için tetikte duruyordum.
*Zift Demetleri Okulu*
Müdürün geniş odası darmadağın olmuştu. Derek odanın bir köşesindeki kazanın başında yeni bir iksir bulmaya çalışıyor, başarısız olduğu her seferde bir küfür savurup notlar alıyor ve bir diğer deneyine geçiyordu.
Odanın diğer bir köşesinde ise etrafını kitaplardan sütunlar sarmış bir kız duruyordu. Önünde üç kitap açık duruyordu. Lacivert gözleri kitapların satırlarında hızla geziyor, ardından da narin ellerinde bulunan tüy kalemiyle deftere notlarını yazıyordu.
Uzun deniz mavisi saçları özensizce etrafına saçılmış, gözlerinin altı uykusuzluktan morarmıştı. Önündeki kitapları bitirdiğinde notlarına bir göz attı ve gözüne yanlış gelen yerleri düzelttikten sonra kitapları başka bir yığının üzerine koyup önüne yeni kitapları açtı.
Lara, ilk hafta okulun derslerine katılmıştı. İlk gün pek bir sorun çıkmamıştı ancak ikinci günden erkekler kendisine yavşamaya, kızlar onu ezme çabalarına başlamıştı. Bu tarz gönül işleriyle ilgilenmeyenlerse sürekli olarak ona karşı kıskançlıkla yaklaşıyorlardı.
Enerji çocuğu olduğu daha ilk günden bütün okula yayılmıştı ve ne zaman bir şeyi başarsa herkes ona imreniyor ve enerji çocuğu olmasıyla ilgili bir şeyler geveliyordu.
Üstelik öğrencilerin çoğu, ciddi anlamda bir şeyi başarmaya bile çalışmıyorlardı. Lara okulun başlamasının 6. gününde dış halkadan orta halkaya geçtiğinde ise öğrencilerin tavırları iyice çekilmez bir hal almaya başlamıştı.
Kendisiyle arkadaş olmaya çalışanlar da vardı elbette ancak hepsinin amacı aynı kapıya çıkıyordu. Enerji çocuğu olduğu için ona yaklaşıyorlardı ve eğer onunla arkadaş olabilirlerse çaba harcamadan güçlenebileceklerini düşünüyorlardı.
Lara da bu durumdan git gide sıkılmaya başlamıştı. Elbette ki enerji çocuğu olmanın avantajları olmadığını söylemiyordu. Lara'nın gözleri gördüğü bütün iksirlerin, hapların, bitkilerin, ağaçların, malzemelerin ve buna benzer şeylerin bileşenlerini görmesini sağlıyordu. İksir ve hap yaparken de enerji üzerinde sahip olduğu kontrol sayesinde enerji bakımından hiç bir sorun da yaşamıyordu. Bunlar enerji çocuğu olması sayesinde sahip olduğu özelliklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...