Y.N. Bölümler bundan sonra cumadan cumaya gelecek.
Bir hafta boyunca Sylas'tan iki yeni teknik öğrenen Rey, gündüzleri Sylas'la çalışıp tekniklerinde ve elementlerinde ilerleme gösterirken, geceleri Hana'nın ruh boşluğunda yelpazesi ve su hançeri üzerinde çalışıyordu. Hana'dan da yeni bir teknik öğrenmek istese de, Hana kendisine şu anki yetişimiyle öğretebileceği başka bir teknik olmadığını söylemişti. Arta kalan kısa zamanında ise zihninin gelişimi için müzik yapıyordu. Pres üzerindeki müzik yeteneği biraz daha düzelse de hala kulak tırmalayıcı bir gürültü olmaktan uzak değildi. Lakin Rey en başından beri Preste mükemmel olmayı amaçlamamıştı. Duygularını Hana gibi müziğine aktarabildiği sürece, müziğinin kulak tırmalayıcı olması umurunda değildi.
Ryo ise bir hafta boyunca Rey'in yanından bir an bile ayrılmamış, her fırsatta onunla konuşmaya çalışmıştı. Lakin Rey kendisini görmezden geliyor, çok nadiren ise bir iki kelimelik cevaplar veriyordu. Ryo, bunun sebebini kara formun bedelle ilgili sözlerine bağladı. Lakin Rey kara formun yaptığı hiç bir şeyi hatırlamıyordu. Ryo'yu görmezden gelmesinin tek sebebi, ne konuşacağını bilmemesiydi. İnsanlarla yakınlaşmakta asla becerili olamamış, kişiliğinin aksine her zaman soğuk, ilgisiz ve acımasız bir görüntü sergilemişti. Ryo'ya da aynı yaklaşımı göstermek istemiyordu. Aksine sürekli olarak aklında Ryo'yla nasıl yakınlaşabileceği dönse de, şu anda bir cevap bulamadığı barizdi.
Turnuvadan iki gün önce, Sylas'ın evinde uyandı. Yeni ev arkadaşları arızalı olduğundan malum olaydan beri oraya geri dönmemişti. Ryo'da boyut yüzüğünde tutmadığı sırt çantasını o gün oradan aldığı için dönmesine bir sebep kalmamıştı. Hana'yla yaptığı eğitimden dolayı ruhu ağrısa da, bedeni bir uykudan uyandığı için oldukça zindeydi.
Her gün kendisi uyuduktan sonra yattığı yatağın yanında bulunan kanepeye yatan Ryo'yu uyandırmamak için sessizce yataktan çıkıp banyonun yolunu tuttu. Buz gibi bir duşun ardından, Sylas'ın iyi görünmesi için yaptığı konuşmalarla beraber kendisine verdiği giysileri giyindi. Sağ gözüyle aynı renkte olan bulut mavisi, sade uzun kollu bir kazak, üzerine lacivert tonlarında, yakasında özenle işlenmiş Gün Damlası okulunun etrafında elementleri sembol eden hüzmelerle beraber altın renkli damla sembolü bulunan bir gömlek geçirmişti. Altında sol gözü gibi kırmızı tonlarında dans eden sade ama şık bir pantalon vardı. Sylas'ın verdiği bembeyaz sade ve rahatsız ayakkabıları giymek yerine, içinde oldukça rahat ettiği damla mavisi tonunda botlarını giydi. Sylas'ın temsilcisi olduğunu belli eden broşu, önü açık gömlekten görülebilecek şekilde kazağına iliştirdi.
Saçlarını önüne gelmesin diye geriye doğru örüp, yanından sarkan iki tutamı biri mavi biri kırmızı kurdelelerle sardı. İşi bittiğinde aynaya geçip kendi görüntüsünü izledi. Giyim tarzı bir erkek olduğunu vurgulasa da, saçlarına bu kadar özenle şekil vermesi ve narin hatlara sahip yüzü kadınsal bir hava yayıyordu. Giydiklerinden rahatsız olsa da Sylas'a verdiklerini giyeceğine söz vermişti. Bu yüzden giysileri parçalayıp rahat bir şeyler giyme isteğini içine bastırıp kalan eşyalarını hazırlamak için odaya döndü.
"Hazırlanmışsın." odaya girmesiyle uyuduğunu sandığı Ryo'nun konuşması yerinde hoplamasına sebep olsa da, kendisini sakin kalmaya zorlayıp odaya yaydığı eşyalarını toplama işine başladı. "Evet." verdiği kısa cevaba karşılık bir homurdanma aldı. "Ben de hazırlanayım o zaman. Bekler misin?" yüzüne bakmadan eşyalarını toplayan ikizine dönüp konuştu. "Bekleyemem. Sylas altın kulede bekliyor." zaten soğuk ikizinden bu cevabı bekleyen Ryo, "Peki." dedikten sonra odadan çıkıp banyoya yöneldi.
İkizi odadan çıktığı anda tuttuğu nefesi sesli bir şekilde verdi. Kalan son bir kaç eşyasını hazırlarken, "Görmezden gelmek gittikçe güçleşiyor." diye sesli bir şekilde söylendi. Hana, Tempus ve zihni komadan uyandığı günden beri ikizinden uzak durması gerektiğini söyleyip duruyorlardı. Hana'nın neden böyle söylediğini anlayamıyordu. Ruhu ise söylemiyor, ne zaman ruh boşluğuna gitse tıslayarak ona ikizinden uzak durmasını belirten görüntüler gösteriyordu. Zihninin de ruhuyla ilk kez aynı düşünceyi paylaşmaları kendisini oldukça geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...