Rey fazla zaman kaybetmeden hızla kartalın düştüğü yere ilerledi ve narin dalgaları kullanarak zaten yaralı olan kartalın kalbini tek hamlede delip geçti. Kartalın cesedini hızla boyut yüzüğüne depolayıp, bir ağaca tırmandı.
Ruh gücü neredeyse bitmişti. Hava kontrolünü daha önce de bilinçsizce kullanmıştı lakin o zaman ruh gücünde herhangi bir düşüş olmamıştı. Şimdi neden böyle bir şey olduğunu anlayamamıştı. Hana'ya bu konuyu sormayı düşünse de, son günlerdeki durgun halini hatırlayınca rahatsız etmek istemedi.
Hana onun zihninde yaşayan bir ruh olsa da, sonuçta o da bir insandı ve Rey'in, onun düşüncelerine ve duygularına saygı duyması gerekiyordu. Zaten Hana olmasaydı hala her şeyden habersiz, sıradan bir göz kölesi olurdu.
Ruh gücünü yenilemeye çalışsa da, çok yavaş yenileniyordu. Böyle giderse bir ayda ruh gücü ancak toparlanırdı. Rey el mahkum ağaçtan inip, yelpazesini yellerken ilerlemeye başladı. Şu esinti çiçeğini bir an önce bulmak istiyordu.
Aksır Kargasıyla olan savaşında kolayca yenmiş gibi gözükse de, hayal ettiğinden daha fazla kayba maruz kalmıştı. Öncelikle ruh gücünün böyle bir düşüş yaşayacağını hiç hesaplamamıştı. Üstelik sadece iki saldırı yapsada bir kaç gündür yelpazede biriktirdiği enerjinin %10 luk bir miktarı gitmişti. Bu az gibi görülebilirdi lakin tek bir saldırının %5 lik enerji harcaması korkunçtu.
Narin Dalgaları aralıksız bir gün boyunca kullanabilirdi lakin esinti vadisindeki yaratıkların neredeyse hepsi uçan türlerdi. Kendisiyle aralarına on metrelik bir mesafe girdiği anda, Narin Dalgaların yapabileceği hiç bir şey kalmıyordu. Bu durumda geriye sadece Rüzgar Bumerangı tekniği ve yelpazesi kalıyordu.
Değişken Akımda sayılabilirdi lakin bu teknik tam bir kumardı. Hem defansif, hem de saldırı odaklı bir teknikti lakin rakibinin tekniğine yolladığı akım hafif bir meltem gibi tekniğe hiç bir şey yapmadan geçip gidebilirdi. Sert bir akımın gelme olasılığı şu anda %50 ydi ve bu oran hiç de iç açıcı değildi.
Yetiştiriciler için oranlar her zaman mükemmele oldukça yakın olmak zorundaydı. %0,00001 lik bir değişken bile savaşın gidişatını değiştirme yetisine sahipken, %50 korkutucu bir miktardı. Değişken Akım'a güvenerek kaçınmadığı bir teknik, akımın yumuşak olmasıyla hayatına bedel olabilirdi.
Üstelik şu anda ölümsüzlük yoluna yeni adım atmış birisi bile olsa, peşinde olduğu malzemeler dudak uçuklatacak cinstendi. Örneğin esinti çiçeği; yoğun miktarda saf hava enerjisi barındıran nadir çiçeklerden biriydi. En iyi hava temelli silahların olmazsa olmazıydı. Simyada muazzam etkilere sahip şifalı bir hapa veya ölümcül bir zehre dönüşebilirdi.
Ayrıca esinti çiçekleri, sahip oldukları hava enerjisini sürekli etrafa yayarak, etraflarında güçlü hava özellikli büyülü yaratıkları topluyor ve onların korumasını kazanıyordu. Üstelik Rey, esinti çiçeğinden kaç taneye ihtiyacı olduğunu bilmiyordu. Şu anda Araf'ın Nefesi tekniğinde görebildiği tek şey malzemelerdi ve sadece birinin miktarı belirtilmişti. Buradan bir adet esinti çiçeğiyle ayrılırsa, tekniği tam olarak görebildiğinde en az yüz tanesine daha ihtiyacı olduğu ortaya çıkabilirdi. Bu belirsizlikler başını ağrıtmaya başlamıştı.
Yine de elinden gelen tek şey bu konular hakkında düşünmekti. Şu anda düşünmekten öteye geçecek güçten mahrumdu.
Uzunca bir süre ilerledikten sonra, bir bülbül sürüsü gördü. Esinti Sümbülleri. Esinti çiçeğinin ana koruyucuları onlardı. Her birisi bir avuç boyundan daha küçük olsalar da, inanılmaz bir hız ve son derece keskin gagalara sahiplerdi. Üstelik yüksek telden ötüşleri, insanın kulak zarını patlatıp onu sağır bırakabilir, uzun süre maruz kalınırsa komaya sebebiyet verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...