"563 numara, arenaya gel lütfen."
Lara'nın oturmasıyla Leo ayağa kalktı ve sahneye indi. Bu sırada orada bulunan ve simyayla uğraşan herkes Lara'ya kıskançlıkla bakıyordu. Buna bazı okul temsilcileri de dahildi. Tabii okul temsilcilerinin dikkatini çeken başka bir şey daha vardı. Lara'yı isteyen herkes onu öğrenci olarak istediklerinden kalkmamıştı. Onu köle ve metaryal madeni yapmak isteyen kişilerin sayısı az değildi. Lakin şansları kaçmıştı. Onlar böyle düşünürken, arenaya inen kişinin de enerji çocuğu olmasıyla umudunu kaybeden herkes tekrar umutla doldu.
Leo kartını kadına verdi. Kadın kartı alıp yuvarlak taşa koyduğunda, taş 1 saniyede kartı yutup Leo'nun bilgilerini havaya yansıttı. Leo bilgileri belirir belirmez, vakit kaybetmeden kare taşın yanına gitti. Gücüne güveniyordu. Üçlü arasında savaşçı olan sadece oydu. Bütün enerjisini vücudunda gezdirdikten sonra yumruğunda topladı. Duruşunu aldıktan sonra ağzından bir kükreme çıkarken taşa yumruğunu vurdu. Taşa vurmasıyla, taştan aşırı parlak bir ışık çıktı. Ardından da taşın yüzeyinde çatlaklar oluştu. Arenada bulunan bütün insanlar bir Leo'ya, bir taşa bakıyordu.
O taş özel bir doğal oluşumdu. İçerisinde, en büyük uzmanların bile çözemediği bir gizem barındırıyordu. Bir şiddete maruz kaldığında ve dolunaylı gecelerde parlıyordu. Güçleriyle övünen uzmanlar bile taşa çizik atmayı başaramamışken, 14 yaşındaki bir çocuk, taşın yüzeyini çatlaklarla kaplamıştı. Bu resmen insanlık sınırlarını aşmak demekti!
Ancak aslında olanlar son derece basitti. Leo bir enerji çocuğu olarak aslan burcuna mensuptu. Burçlar arasında güçleriyle övünen üç burcun arasında aslan burcu bir numaraydı. Aslan burcu enerjisi de, içerisinde yıkım taşıyan bir güç barındırıyordu. Leo ise farkında olmadan, yumruğunda topladığı enerjiye bir miktar burçsal enerji katmıştı. Burçsal enerjisiyle kaplı yumruğu taşla buluştuğunda, enerjisi Leo'nun kontrolünden çıkarak taşın yüzeyini kaplamış ve sahip olduğu yıkımı gözler önüne sermişti.
Tabii ki de bu olanları ne Leo, ne de orada bulunan bir başkası biliyordu.
Leo fazlasıyla şaşırdı. Ondan önce çıkan kişilerden hiç kimse taşa çizik bile atamamışken, kendi yumruğuyla neden bu hale geldiğini anlayamadı. Ancak fazla düşünemedi, çünkü insanların resmen kendisini delip geçen bakışlarını çok net hissediyordu. Bu da kendisini rahatsız etti. Durum böyle olunca vakit kaybetmeden aynanın karşısına geçti. O da bu işin hızlıca bitmesi için acele ediyordu. Ancak sebebi farklıydı. Öğrencilerin kıskançlık dolu bakışları kendisini son derece geriyor, yeniden ormana dönmüş gibi hissettiriyordu.
Aynada görüntüsü oluştuğunda, ortamda bir şaşkınlık oluştu. Leo ise sadece gülümsedi. Görüntüsünün aslan kulakları, boynunu saran yelesi, uçları alev alev yanan üç aslan kuyruğu ve uzun, son derece sivri pençeleri vardı. Gözleri sonsuz bir kuyu gibi simsiyahtı, göz bebekleri yoktu ancak gözlerine bakan, ruhu çekiliyormuş gibi hissediyordu. Pençelerinden kollarına ve oradan da gövdesine yol alan siyah ve kızıl şeritler vardı. Özel bölgesini, tıpkı kulakları, yelesi ve kuyrukları gibi koyu kızıl renkli ve tüylü bir kumaş kapatıyordu. Ancak en çok dikkat çeken özelliği, alnında bulunan uçları kıvrılmış bir at nalına benzeyen simsiyah kristaldi. Görüntü bir iki kere kükreyince, aynanın üzerinde bir satır oluştu.
Kozmik Gece Aslanı Ruhu
Arenadaki herkes kıskançlıkla Leo'nun ruhuna bakarken, Leo satır belirir belirmez savaş alanına girdi. Savaşı Lara gibi hızlıca bitiremezdi. Ancak çok da uğraşmayacaktı. İnsanların ilgisinden rahatsız olsa da, zaten amaçları iyi bir okulun ilgisini çekmekti. Bu yüzden o da Lara gibi, en güçlü saldırı tekniğini gözler önüne serme kararı aldı. Gizli kartları yoktu. Onun aksine daha önce hiç kimsenin görmediği bir tekniği vardı. Bu tekniği ormanda yaşarken, yeryüzü seviyeli bir aslanın ininde bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistik
FantasyRey, amcası olarak gördüğü Yuu tarafından, bir ağacın altında, sadece bir notla beraber terk edilmiş bir halde bulundu. Amcası ile beraber, Ami Krallığında dilencilik yaparak yaşıyordu. Ta ki hırsızlık yaparken köle tüccarlarının eline geçene kadar...