Vol - 50

536 67 4
                                    

L.N. Bölüm bu kadar geciktiği için özür dilerim. Açıkçası tıkandım. Hikayenin tamamını kafamda net bir şekilde oluşturdum ancak yazıya dökerken zorlanıyorum. Bu bölümde beni tatmin etmedi ancak daha fazla geciktirmek istemedim. Bekleyenlere teşekkür ederim.

 Esinti vadisininin sınırlarından çıktığında rahat bir nefes aldı. Açıkçası vadiyi terk etmek için olabildiğince hızlı hareket etmişti. Kanatdoğuran ırkının ne kadar dürüst olduklarını bilmiyordu. Irkı bile kitaplarda gördüğü kadarıyla biliyordu. Kanatdoğuranın sözünden dönüp de onu öldürmek ve meyveleri almak için geleceğinden korkuyordu. Ancak bu korkusu vadiyi terk ettiği anda dinmişti. Sebebini bilmese de, Kanatdoğuranın esinti vadisini terk edeceğini düşünmüyordu. 

 Vadiden çıkar çıkmaz kendisini yakınındaki bir ağacın en yüksek dallarından birisine attı ve meditasyona başladı. Çok kısa bir süre sonra enerjisini yeniden temizlemesi gerekecekti. Karanlık, enerjisini her kullanışında daha hızlı bir şekilde vücuduna yayılıyor, enerjisinin dengesini bozuyordu. Rey de kabullenemediği bir gerçeğin farkındaydı. Karanlığı eninde sonunda kullanmak zorunda kalacaktı.

 Ertesi gün yanında olan sayılı yiyeceklerden az miktarda yedikten sonra tekrar yola koyuldu. Şimdi bir fırtına dağına gidiyordu. Fırtınanın asla eksik olmadığı bir dağ olduğu için adını nereden aldığı belliydi. Açıkçası malzeme listesindeki bütün malzemeler zor bulunan türden olsalar da, Rey'in bulmakta en çok zorlanacağını düşündüğü iki malzeme vardı. Dalga tohumu ve gece ve gündüz çiçeğinin yaprakları.

 Öncelikle dalga tohumu sadece ama sadece okyanus tabanında oluşan bir tohumdu. Suyun altına nasıl gireceği ise malzemeyi kendisi için zorlu kılan kısımdı. Gece ve gündüz çiçekleri ise aşırı nadir ve Araf'ın Nefesinin istediği en değerli malzemeydi. Tohumlanmaları için bile ekstrem koşullar isteyen bu çiçekler, açmak için bir milyon yıl gibi akıl almaz bir zamana ihtiyaç duyuyorlardı. 

 Şu anda aradığı malzemeler fırtına tohumu ve yıldırım incisiydi. Fırtına tohumu, fırtına dağlarının en yüksek yerinde, fırtınanın merkezinde yetişen bir tohumdu. Tohum denilse de bir bitki değildi. Fırtına enerjisinin yoğunlaşmasıyla oluşan bir kristaldi. Kırıldığında kendisini merkez olarak belirleyen bir fırtına yaratırdı. Fırtınanın şiddeti ve kapladığı alan ise yaşına göre belirlenirdi. 

 Yıldırım incisi ise saf su kaynaklarına sürekli olarak yıldırım düşmesiyle oluşan bir fenomendi. Yıldırım suyu içine hapsederek bir inci oluştururdu. Yüksek miktarda yıldırım ve su enerjisi taşısa da, Araf'ın nefesinin istediği malzemeler arasında en sıradan olanı yıldırım incisiydi.

 Ancak bu durum elbette ki yıldırım incisini sıradan bir malzeme yapmıyordu. Yıldırım incisinin oluşumu için ekstrem koşullar gerekiyordu. Öncelikle saf suya sahip göller, nehirler ve akarsular aşırı derecede nadiren oluşurdu. Genellikle oluşum yerleri, Cayo gezegeninde su enerjisinin en yoğun olduğu yer olan Ame Krallığıydı. Ame Krallığının dışında oluşan saf su kaynakları yok denecek kadar azdı. Bir saf su kaynağına ise en azından yüz yıl boyunca aralıksız yıldırım düşmesi, tamamen olasılıklara bağlı bir şeydi ve bu olasılıkta son derece azdı. Araf'ın Nefesi tekniğinin ne kadar 'garip' olduğu buradan da anlaşılabilirdi. En sıradan malzemesi bile, olasılıklara bağlı olarak oluşan yıldırım incisiydi.

 Karta Krallığı ise garip bir fenomen gibiydi. Karta Krallığı'nın toprakları, Cayo'da bütün element enerjilerinin saf bir şekilde birleştiği yerde bulunuyordu. Bütün elementsel özelliklere sahip tek kıta olması, Karta'yı en önemli krallıklardan birisi haline getiriyordu. Ayrıca eğitim alanında bu kadar önde olmasının sebebi de buydu.

MistikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin