~ 3 Hafta Sonra ~
YEEEEEYYYY!!! Bu gün Çiçeğim geliyor!
Ben Türkiye'ye döndükten bir hafta sonra hastaneden taburcu edilmişti ve iki hafta sonra da Türkiye'ye dönmeleri gerekiyordu. YANİ BU GÜN!
Daha fazla vakit kaybetmemek için hızla apartmanın merdivenlerinden indim. Barkın, Cemre ve ben hava alanına karşılamaya gidiyorduk.
Siteden çıktığımda Barkın ve Cemre de hızlı adımlarla geliyorlardı. Taksi çağırıp bindikten sonra havaalanına sürmesini istedik.
Taksiden inip ücreti ödedik ve havaalanına, içeriye, girdik. Neyse ki fazla kalabalık değildi.
Büyük bir gürültüyle uçak piste indiğinde daha da heyecanlanmıştım. Gözlerim uçağın kapılarından ayrılmıyordu. Sonunda Merih ve ailesi de uçaktan inerken neşeyle yerimde zıpladım.
Eşyalarıyla birlikte kontrolden geçerlerken bizi görmesi için kolumu kaldırıp sallamaya başladım. Gözleri beni bulduğunda zıplamaya başladım. Kolunu kaldırıp el sallayınca yaptığım saçmalıklara son verdim.
Eşyalarıyla birlikte yanımıza geldiklerinde "Hoş geldiniz!" Diye çığırdım. Merih sarılmak için bana yaklaştığında ona hafifçe sarıldım, ama o benim aksime kollarını sıktıkça sıkmıştı. Eskisinden daha iyiydi, evet, 3 haftalık gibi bir süreçte gözle görülebilir bir fark vardı.
Ayıp olmasın diye Gülay teyze, Selçuk amca ve Melih'e de kısaca sarıldım. Ayak üstü değerlendirmelerden sonra iki tane taksi çağırdık ve taksilere binip yola koyulduk.
Onlar evlerine giderken biz de bizim sitenin bahçesinde oturup lak lak yapıyorduk.
"Vay be. Bitti sonunda." Gözüme çarpan güneş yüzünden tek gözümü kırparak Barkın'a baktım.
"Eee... anlat bakalım Paris gülü. Ya da Lille gülü mü demeliyim, neler yaptın?" Bakışlarımı Cemre'ye çevirdim bu sefer de.
"Lan! Lan bana Lille forması getirecektin!" Ah Barkın...
"Bekle bakalım. " deyip yerimden kalktım ve hızla eve gittim. Dolabıma koyduğum paketleri çıkardım, OZTURK baskılı Lille formasıyle Cemre için getirdiğim parfümü alarak tekrar aşağıya indim. Barkın buna çok sevinecekti. İmzalı değildi ama olsundu...
Yanlarına vardığımda Barkın'ın paketini önüne bıraktım. "Tepe tepe kullan."
"SİKTİR LAN! DEYZE GIZIM KÖPEĞİN OLURUM SENİN YA, ÇOK KRAL ADAMSIN!" Barkın kollarını bana dolayıp öpmeye çalışırken onu ittirmeye çalışıyordum.
"Yılışmadan şunu açar mısın artık." Barkın sırıtarak benden ayrıldı ve önünde duran paketi hunharca açtı. Omuzlarından tutarak kaldırdığı ana rengi kırmızı olup göğsünde lacivert şeriti olan Losc Lille formasına baktı.
"Sikeyim, muazzam..." dedi hayran hayran bakarken. Sonra arkasını çevirdi.
"Siktir amına koyduğumunun, daha muazzam!" Arkasında soyismi yazdığını görünce resmen gözlerinden alevler fışkırıyordu. Tam bana sarılacağı sırada elimi kaldırıp "yeterli" dedim.
"Gönül isterdi ki PSG forması alayım ama... Lille istedin diye Lille aldım."
"Oha! Lan köpek, böyle şeylerin vardı da niye söylemiyosun köpek." Kıkırdayarak omuz silktim. Yakışıklımın paketini de usulca önüne bıraktım.
"Bu da senin için aşkım." Dedim sırıtarak.
"Yaa, bebeğim ne gerek vardıııı!" Dedi yapmacık bir şekilde. Sonra sinsi sinsi sırıtarak paketini açtı. Gümüş renkli Eifel Kulesi şeklinde cam parfüm şişesine gözlerinden akıp giden kalplerle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç.I.Ç.E.K | Yarı Texting
Teen FictionGöz devirip günlüğümü elime aldım ve tekrar çalan şarkıyı açtım, yazmaya başladım. "Selam Yapraaaam; Okulda sarı kafalı bir herif var. Adı lazım değil baş harfi babam:)" . "Neden çiçek?" Aslında yerinde bir soruydu. Cevap vermeliydim. Kelimeleri zih...