《32》

93 11 2
                                    

"O kadar mutlu oldum ki senin adına, ama ben demiştim o çocuk benim eniştem olacak demiştim."

"Sanki rüyaymış gibi geliyor, abim tekmeleyerek uyandıracak sonra ortada ne Merih kalacak ne de saçları."

"Onun saçları kalır sen merak etme. Memleketin saç ihtiyacını karşılıyor resmen." Yine gür bir kahkaha saldım. Evet komik değil ama enerjimi yere göğe sığdıramıyorum. Kahkahalarım ise en büyük yardımcım oluyo bu konuda.

"Cemre..."

"Hı?" dedi merakla.

"Şimdi biz Merih ile konuşuyoruz değil mi?"

"Hıhı." Yine sırıtmaya başladım.

Dün Merih ile konuştuktan sonra kendimi zabdetmem çok zor olmuştu. Derslerde sürekli şarkılar söylediğim için hocalar beni sınıftan atmıştı, gider ayak dersi de kaynatmıştım. Önümde duran limonlı gazozdan büyük bir yudum daha aldım.

"Annene söyleyecek misin?"

"Kesinlikle söyleyeceğim. Bir şey saklamak istemiyorum."

"En azından ne yaptığını bilmiş olurlar." Oşumlu anlamda kafamı sallayıp oturduğum banktan kalktım.

"Hadi ben kaçar." Cemre'ye el sallayıp hızlı adımlarla okul çıkışına doğru ilerledim. Uzun bir yürüyüşten sonra eve varabilmiştim.

Çantamı odamın bir köşesine fırlatıp üzerimi değişip kendimi yatağa fırlattım. Şimdi tek yapmam gerek sabırla annemi beklemekti. Ona her şeyi anlatacaktım.

Sabırlı(!) bekliyişimden sonra nihayet annem gelmişti. Üstünü değişip mutfağa gittiğinde ben de peşinden gittim. Mutfaktan içeri bir büyük adım atarak,

"Ben geldiiim!" Dedim neşeyle ve sandalyelerden birine oturdum. O da önünü dönmeden, beni taklit ederek "Hoş geldiiin!" Diye cevap verdi.

"Bu neşenizi neye borçluyuz sayın Karay?" İşte, şimdi tam sırası. Hadi koçum, anlatabilirsin!

"Anne? Ben bir şey anlatacağım ama kızma." Elindeki bıçağı  tezgâha bırakarak önünü bana döndü.

"Demek ki kızacağım bir şey anlatacaksın." Dedi kaşlarını kaldırıp.

"Hayır ama  çekiniyorum sadece."

"Özel bir şey mi peki bu?" Hevesle kafamı aşağı yukarı salladım. Sandalyelerden birini çekip oturduğunda konuşmaya başladım.

"Merih vardı ya, hani babamla ismi aynı olan... benim sevdiğim olan..."

"Eee, ne olmuş ona?" Allah korusun, bir şey olmasın canım. Tövbe tövbe...

"O geçen gün benimle konuşmak istediğini söyledi. İlk önce kabul etmedim ama sonra okulda onunla konuştum. Bana her şeyi anlattı, beni niye reddettiğini falan da söyledi. Günlüğümü kaybetmiştim ya, o bulmuş. Yani birazcık günlüğüm sayesinde konuşmak istediğini söylemiş oldu gibi..." utana çekine daha ne kadar doğru anlatabilirdim ki. Elimden geldiğince anlatmaya çalışıyordum.

"Eeee...?" Dedi devam etmem için. Derin bir nefes alıp verdikten sonra devam ettim.

"Dediğim gibi ilk başta istemedim ama üzülen yine ben olacaktım ve ondan hiç vazgeçmedim. Hep onu sevdim, babamla küsünce bile unutmaya çalıştım ama olmadı. Geçen gün de bana haksızlık ettiğini söyleyip bir şans istedi." Annemden sert bir tepki beklerken ellerimi tutması içime su serpmişti.

"Güzelim, emin misin?" Diye sordu gülümseyerek.

"Anne eminim, gerçekten okulda konuştuk ve her şeyi anlattı bana. Zaten sadece konuşacağız daha iyi tanımaya çalışacağız birbirimizi, bunda ne kadar kötü bir şey var ki?"

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin