《60》

53 7 0
                                    

"Ne dediğini anlamıyorum diye bana uyduruk şeyler söyleme! Bak küserim!"

"Ne uydurması ya! Sence ben böyle ciddi bir şeyi uydurarak seni kandırır mıyım?" Dudaklarım heyecanla kıvrıldı. Gülmek istiyordum ama gülemiyordum da.

Ne yani? Duyduklarım doğru muydu? Şaka değildi yani? Gözlerimden birkaç damla yaş akınca hızla Gülay teyzeye sarıldım.

"İnanamıyorum..." diye fısıldadım. Sahiden, Merih tedaviye cevap mı veriyordu yani?
Doktor elindeki dosyayı karıştırıp gülümseyerek Selçuk amcaya ingilizce bir şeyler söyledi. İngilizcem de olmadığı için Sinem'e baktım.

"Vallahi bende sadece fransızca var ingilizce bilmem." Dediğinde Selçuk amca gülümsedi.

"Açıklayacağım merak etmeyin..." dedi sırıtarak.

Doktor bir şeyler daha geveledikten sonra Merih'i de kontrol edip odadan çıktı.

"Selçuk amca, neler oluyor?!" Dedim merakla.

"Çok iyi şeyler oluyor..." dedi ve dolu gözleriyle gülmeye başladı.

"Kanserli uzvun kesilmesine gerek yokmuş, Türkiye'deyken kesileceğini ve hücrenin yayıldığını söylemişlerdi. Buraya gelince küçük bir operasyonla hücrenin başladığı yerin bir kısmını aldılar. Yine bir süre kemoterapi gördü ama pek bir şey ifade etmedi, gitgide zayıfladı. Bir çeşit tedavi daha uygulanacak, işte bu uygulanan tedavi herhangi bir uzvunun kesilmesini önleyecek. Ayrıca kötü huylu kanser hücresi olmadığı için ölüm oranı yok denecek kadar az." Yani? Sonuç ver Selçuk amcacığım!!
Sabırsızca dudaklarımı dişledim.

"Biraz daha özetler misin canım?" Dedi Gülay teyze iç sesimi duymuş gibi. Selçuk amca elindeki dosyaları karıştırdı ve göz gezdirdi. Daha sonra Merih'e bakıp gülümsedi.

"Özetle bir hafta sonra cerrahi müdahele uygulanacak, bu Merih'in uzvunun kesilmesine engel olacak bir tedavi. Tedaviden belirli bir süre sonra da düzeltme ameliyatı olacakmış. Daha sonrası da normal iyileşme ve toparlanma süreci. Doktor hanım tekrar bilgilendirme yapacaktır."

Gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırıp dikkatle Selçuk amcaya baktım. Şimdi... gerçekten, Merih kurtuluyor muydu!

Kalbim çok hızlı çarpıyordu ve ben çığlıklarla koşturmak istiyordum. Şu anki mutluluğumu, sevincimi asla ama asla tarif edemezdim. Bütün güzellikler az önce aldığımız haberden daha güzel değildi! Heyecanla Gülay teyzeye sarıldım. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"Çok şükür..." diye fısıldadığında gözyaşlarım yanaklarımdan akıp gitmişti.
.....
~ 1 hafta sonra ~

Bu gün Merih'in cerrahi tedavisine başlanacaktı. Bu tedavi sanırsam birkaç gün sürecek ve bir günlük aradan sonra düzeltme ameliyatı olacaktı. Bu ameliyat hakkında henüz hiçbir fikrim yoktu ama hastaneye gittiğimde öğrenecektim.
Ve umarım ameliyattan sonra ülkeme dönerdim, Merih'in yanında olmak istiyordum.

Hızla çantamı toparlayıp Sinem'in odasına geçtim.

"Hazır mısın, çıkalım mı?" Dedim heyecanla. Hızla kafasını salladığında aceleyle evden çıktık.

Üç saatin sonunda Lille'ye gelmiştik. Hastaneye varıp arabayı park ettik ve aceleyle arabadan indik. Gerçekten sabırsızlanıyordum.

Merih'in odasına geldiğimizde kapıyı tıklattım ve içeriden gelen komutla içeriye girdik.

"Hoş geldiniz kızım." Gülay teyze gülümseyerek bana baktığında ben de tebessüm ettim. Selçuk amca ise Merih'in yanındaki koltukta oturuyordu. Ona da kısaca baş selamı verdikten sonra Merih'e döndüm. Resmen gözlerinin içi gülüyordu. Ona bakarken sırıtmaktan kendimi alamıyordum, öyle ki artık yanaklarım ağrımaya başlamış gözlerim sulanmıştı.

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin