Servisten tabiki da hunharca indik. Aval aval etrafa bakındım. Cemre kolumu dürttü:
"Seninki orada." Ay ay ay ayy benimki... İki gözümün çiçeği mal mal bakınıyordu. Aşkım benim, evimin direği, anamın damadı.. aklıma gelen o muhteşem fikirle hayallerimi baş köşeye kaldırdım.
"Canım gel fotoğraf çekiniyoruz." Telefonumun ön kamerasını açıp sırtımızı benim çiçeğime verdik. Bir kaç poz çekindik. Merih'imle aynı karedeydik. Telefonu indirip fotoğraflara baktım.
"Cemre baaak. Ayy çok güzel çıkmış." 'Emin misin' der gibi baktı.
"Canım yalnız sadece sarı kafası görünüyor ve bulanık."
"Evet çok güzel." Hemen fotoğrafımızı duvar kağıdım yaptım.
Kahvaltı yapacağımız pek otantik yere geldik. Masalar, koltuklar ve tavan ahşap, duvarlar kocaman taş, yerler ise çakıldı. Ortada kocaman soba, duvarların kenarlarında masalar vardı.
Seda, Elif, Cemre ve ben ayakta kalıp boş yer bakarken bir yere sabit kaldı bakışlarım.. Merih ve arkadaşları oturmuşlardı ve çok şanslı olduğum için şansıma onların çapındaki masa boştu. Koşarak o masaya oturdum. Az sonra diğerleri de geldi. Şu an Merihler arkamdaydı. Karşımda oturan Elif'e telefonumu verip beni çiçeğimle çekmesini istedim.
Bir kaç poz çektikten sonra Elif'le yer değiştirmiş, böylece eniştenizle karşı karşıya gelmiş olduk. Ah yağuşuhlum ne güzel oturuyordu öyle..
Az sonra kahvaltı masamız hazırlanmış minik bir ocak üzerine çaydanlık konulmuştu. Hmmm demek çayımızı kendimiz koyacağız. Cemre tam çay koyacakken durdurdum.
"Dur ben koyayım çayları." Diğer yandan kaş göz yaptım. Anladınız siz ;)
"Seda bakıyor mu?" Dedim merakla.
"Bakmıyor. Bakınca söylerim sen yavaş dök çayları." Usulca kafamı sallayıp çay dökmeye devam ettim.
"Alo.. bakıyor sakın bakma o tarafa ama." Heyecan yok, heyecan yok, sakin.. relaxxx.
"Tamam bakmıyor." Çay dökmesini nihayet bitirip, yerime oturup:
"Kızlar eniştenizle ilk karşılıklı kahvaltımız. Bu romantik dakikalarımızı bölmeyin." dedim. Kimse tınlamadı. Ben zaten sobaya söylemiştim.
Ben Merih'i izlerken onlar masayı sürpürmüştü.
"Hadi ye, bakma şuna." Dedi Cemre.
"Kızım var ya davar gibi yedi he.. bak bak sigara böreğini bütün şekilde tıktı ağzına. Oh bir tane de zeytin. Bir de çay.. üff çok güzel yemek yiyor ya.."
"Alen kahvaltını yap." Bu sefer uyarıyordu beni. Sus kız zilli sen.
"Ayyy çayı bitti.. ben mi döksem acaba çayını? Ay ay ayy kendi döküyor çayını annem yaaa kıyamam."
"Offf Alen. Sonra bana acıktım deme." Göz devirip aşkıceğizimi izlemeye devam ettim. Arkadaşları kalkmış, o ise hâlâ ekmeğine yağ sürüyordu. Ben de ekmeğime yağ sürdüm ve ağzıma tıkıştırdım.
"Cemre seni fotoğraf çekeceğim poz ver."
"Hııı kesin beni çekeceksin." Dedi bilmiş bilmiş. Ne münasebet.. telefonumu çıkarttım ve Merih'i netleyip bir kaç kez fotoğraf çektim. Vallahi Cemre de güzel çıkmıştı hee..
Merih'ler kalkınca benim ısrarlarım yüzünden biz de kalkmıştık. Pıtı pıtı onları takip edecekdik ki birden kalabalığa karıştılar. Biz de kendi çapımızda oraların altını üstüne getirdik. Herhangi bir serginin başına gidiyor -ki bu çeyiz sergisi de dahil- yorum yapıyor, fiyatını soruyor sonra o sergiden ayrılıp diğerine gidiyorduk ve bu inanaılmaz zevkliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç.I.Ç.E.K | Yarı Texting
Teen FictionGöz devirip günlüğümü elime aldım ve tekrar çalan şarkıyı açtım, yazmaya başladım. "Selam Yapraaaam; Okulda sarı kafalı bir herif var. Adı lazım değil baş harfi babam:)" . "Neden çiçek?" Aslında yerinde bir soruydu. Cevap vermeliydim. Kelimeleri zih...