《25》

99 10 10
                                    

Ne bu çığlık Allah aşkına!' Diye isyan ettim içimden. Malum, konuşamıyorum... kafamı kollarımdan kaldırdığımda hocanın masasındaki eşek arısına kızlar çığlık atarken erkekler de onlara gülüyordu. Hoca mı? Onun da kızlardan farkı yoktu.

Kaşlarımı çatıp yerimden kalktım ve Cemre'nin kitabını aldım.

"Kitabımı ne yapacaksın?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak. İşaret parmağımı ona gösterip  1 dakika işareti yaptım. Sıradan çıkıp öğretmen masasına doğru ilerlerken kızlar hâlâ çığlık atıyordu. Arı sabit bir şekilde kaldığında kitabı büyük bir gürültüyle üstüne çarptım.

Bu sefer çığlık Dilek Hoca'dan gelmişti. Gözlerimi devirirken sınıfta büyü bir alkış koptu.

"Yazık ya, niye öldürdün dışarı çıkartırdık." Diye sitem etti Dilek Hoca. Ah bir konuşsam...

Kitaba yapışan ölü arıyla birlikte kitabı Cemre'ye geri verip yerime oturdum.

"Iyyyy ben bunu kullanmam." Dedi ve kitabı benim önüme itip benim kitabımı da kendi önüne çekti. Alt tarafı arı cesedi?

Zil çaldığında derin bir oh çektim, ama içimden. Öğle arasına girmiştik. Aklıma gelen planla sinsi sinsi sırıttım, pekâlâ sırıtmaya çalıştım.

"Niye sırıtıyorsun kız?" Dedi Cemre anne edasıyla. Kağıda bir şeyler yazdıktan sonra ona uzattım.

Hah! Aklımda çok güzel şeyler vardı!
...
"Tamam hızlı ol." Kafamı hızlıca sallayıp sınıftan içeriye girdim.

"Kimse yok ama acale et. Gelen olursa öksürürüm." Zeki aşkım benim.

Yılanazın sırasını onun gibi fosforlu cırtlak çantasından kolaylıkla buldum. Kalem kutusunu sırasının üzerinde bırakarak işimi kolaylaştırmıştı enayi oğlu. Cebimdeki peçeteyi çıkartıp açtım ve içindeki bir önceki ders Hakk'ın rahmetine kavuşturduğum arıyı kalem kutusunun içine koyup yine aynı konumda bırakıp hızlı adımlarla sınıftan çıktım.

Baş parmaklarımı Cemre'ye tamamdır demek için gösterdim.
"Nesin kızım sen ya? Manyak." Dedi gülerek.

Düşmanlarıma buradan selam gönderiyorum, benimle uğraşması cidden zor. Fiziksel olarak da ruhsal olarak da... Cemre'ye sorun. Vallahi... iyi katlanıyor bana.
...

"Alen sakin ol önce, Merih koridordaki koltukta." Dedi sakinlikle. Tamam... sakin ol. Sakin ol. Relax... evet kızım. Derin derin nefes al.... ver...

Merih'ten tarafı bakmamaya çalışarak aynı koridordaki pencerenin önüne geçtik. Upuzun koridorda şu an karşı karşıydık. Yanındaki Emre ile bir şeyler konuşuyordu. Diğer yandan da sürekli saçlarıyla oynuyordu. Ah... peki kızım, sakin ol.

Bizim de konuşmamız gerekiyordu ama konuşamıyordum. Konuşuyor gibi yapsak? Yanıma kağıt kalem de almamıştım ki! Cemre'ye kaş göz yaparak konuşmasını istedim.

"Ne diyorsun?" Ellerimle anlatmaya çalıştım.

"Hı? Kızım anlamıyorum seni cidden." Dedi isyanla. Merih senin gelmişini geçmişi dibini... onun yüzünden iki haftadır konuşamıyordum!

"Aşağıya mı inelim?" Deyince hızla kaşlarımı kaldırdım. Merih'in bakışlarını üzerimde hissediyordum ve gerçekten utanıyordum. Tamam, susarak bir yere varamayacaktım.

"Çiçeğime bak." Dedim kısık bir şekilde. Gerçekten bu bile canımı yakmıştı.

"Neye bakayım?" Ebenin a*ına.

"Bakıyor gibi." Dedim bu sefer dişlerimin arasından.

"Ne gibi??" Eben.

"Off Alen anlamıyorum!" Dedi biraz bağırarak.

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin