《36》

83 8 12
                                    

"Offf Barkın! Çocuk çocuk triplere girmesene."

"Ben tribe falan girmiyorum. Sadece kızgınım. Ah onun ağzını yüzünü dağıtacaktık var yaa... ne sinir kalırdı ne başka bir şey."

"Barkın!" Dedim tekrar dişlerimin arasından. İyice saçmalıyordu. Biz Merih'le malum konuları çoktan atlatmıştık ve çok mutluyduk ama beyefendemiz kızgınmış... bak bak bak!

"Barkın annem bile kabullendi sen niye böyle yapıyorsun?"

"Yediremiyorum kızım yediremiyorum! Batıyor anladın mı! Onun ağzını yüzünü dağıtamadım ya o batıyor bana!"

"Bar kın! Yeter ama ya! Ben bile sinirlenmedim o kadar. Ayrıca o kadar sinirlenmelik bir durum da yok. O zaman ben de gideyim Cemre'yi yolayım. O da seni süründürdü ya hani..." telefonda sadece sinirli nefes alışverişleri duyuyordu. Cidden çok fazla abartıyordu. Ben hep dördümüzü birlikte eğlenceli vakit geçirirken hayal ediyordum ve şimdiki durum bundan çok uzaktı.

Barkın, Merih beni sözde süründürdüğü için ona kızıyor ve ters yapıyordu. Merih de Barkın ona ters davrandığı için ters davranıyordu. Çocuk gibi!

"Yaaa, öyle susar kalırsın işte... Bana bak Barkın; Merih'e soğuk yapmayacaksın, onu kabulleneceksin, dayağı falan da unut. Bak zaten sen bir adım atarsan o sana koşar, sen soğuk yapıyorsun diye soğuk yapıyor o da. Tanısan çok seversin. Barkın beni birazcık seviyorsan bunları yap, lütfen." Dedim yalvararak.

"Bakarız..." uyarmak için yapmacık bir şekilde öksürdüm.

"Yav he tamam. Hadi Allah rahatlık versin." Bir şey dememe kalmadan telefonu suratıma kapattı. Dana!

Neyse, en azından bu mevzuyu birazcık çözebilmiştim. Şimdi ipin ucu Barkın'daydı.
♤◇♤♡♤◇♤
Az evvel aldığım karnemi dörde beşe katlayıp arka cebime sıkıştırdım. Çerçeveleyip duvara asacak değildim ya.

Bir kaç dakika sonra da karnesini ve birkaç belgesini daha savura savura yanımıza Merih geldi.

"Ee? Ne yapıyoruz bakalım? Plan var mı?" Dedi neşeyle. Kaşlarımı anlamsızca çatıp ona baktım.

"Şurada iki hafta sonra üniversite sınavına gireceksin ve sen gerçekten bunu mu düşünüyorsun?"

"Mezuna kalacağımı söylemiştim." Of Merih!

"Saçmalamaz mısın lütfen? Senin geleceğini belirleyecek bu sınav." Dedim ciddiyetle. O da pişkin pişkin sırıtıp yanağımdan makas aldı.

"Benim geleceğim de sınavım da sensin." Ooovvv! Buna ne kadar düştüğümü açıklamama lüzum yok herhalde. Ama yine de çok pembe düşünüyordu. Önümüzde acı bir gerçek vardı, SINAV!

"Barkın'a söyleyeyim de feyz alsın. Kıskandım." Cemre'nin söylediklerine Merih burukça gülümsedi.

"Sanmıyorum, affedersiniz hayvandan bozma gibi. Durup dururken saldırıyor."

"Sana kızgınmış paşa hazretleri." Dedim soğukkanlılıkla.

"Ya bir şey de yapmadım ki. Gideyim tanışayım dedim ya tersledi ya da cevap vermedi. Hayır başkası olsa pekmezini akıtırdım da..." kaşlarımı kaldırarak inanmazcasına Merih'e baktım.

"Ne? Oradan bakınca pısırık gibi mi görünüyorum?" Kaşlarını çatıp yumruğunu sıkarak damar ve kaslarının belirginleşmesine sebep oldu. Şimdi yani pısırık değil de...

"Kibarsın ya, o yüzden kavga ederken hayal edemedim seni."

"Güzelim ben sana karşı böyleyim. Gidip başkalarına niye kibarlık göstereyim ki..." dedi yanağımdan makas alarak. Güzelim... çok şükür ya Rabbim.

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin