Kitaplığımı zibilyonuncu kez indirip yerleştirirken gözlerim hâlâ dikkatle siyah deri kaplı günlüğümü arıyordu. Kaybettiğime inanamıyorum! Ağlamak üzereydim. Son kitabı da rafa koyduktan sonra çekmecelerimi yine karıştırdım. Çantama tekrar tekrar baktım. Sinirden gözlerim dolarken çantama bir tekme savurdum. Cidden günler sonra yokluğunu yeni fark etmiş olmak sinirimi daha çok bozuyordu! Sonra annem geldi.
"Bulamadın mı daha?"
"Yok bulamıyorum." Dedim ağlamaklı şekilde.
"Ben de baktım her yere ama bulamadım... okulda bırakmış olabilir misin?"
"Okulda bırakmam ki ben onu."
"Kapanmadan gidip bak bence." Zaten başka şansım da kalmamıştı. Ceketimi ve telefonumu alıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Sonra Cemre'nin numarasını tuşladım. Şükür ki ilk çalışta açmıştı.
"Günlüğüm sende mi?" Diye sordum direkt.
"Ne? Yoo bende değil. Ne oldu?"
"Günlüğümü bulamıyorum, yok oldu birden. Evde her yere trilyonuncu kez baktık."
"Okulda unutmuş olmayasın?"
"Zaten şimdi okula gidiyorum da seni de aramak istedim belki kitaplarına karışmıştır diye."
"Tamam telaşlanma, ben kitaplarımın arasına bakarım yine de."
"Haber verirsin." Dedikten sonra kapattım. Alt tarafı bir günlük, önemsiz bir defter parçası gibi gelebilirdi ama öyle değildi işte! Benim tamamım onun içindeydi, her şeyim! Adresimden tut hayalimdeki mesleğin maaşına kadar...
Kimsenin eline geçmemesi için dua ederken yürümeyi bırakıp koşmaya başladım. Sonunda okula varınca açık olmasına neredeyse sevinçten ağlayabilirdim.
İçeri girip sınıfımın olduğu kata çıktım. İlk olarak sınıfa girip sıramda benim canım günlüğüm yerine bantla tutturulmuş bir kağıt parçası bulmak hiç ummadığım bir şeydi. Kağıdı alıp okumaya başladım.
'Siyah deri kaplı günlüğün sıranın üstündeydi, ben de başına bir şey gelmesin diye yanıma aldım. Bana kızma, sana geri vereceğim.' Hah! Bana geri verecekmiş! Kimsin ki sen! Sen kimsin bari onu yazsaydın da seni bulsaydım da sen de bana kolaylıkla verseydin!
Sinirle sıraya bir tekme savurmaya hazırlanıyordum ki disiplin yiyeceğimi düşünerekten sadece yumruğumu kuvvetli şekilde masaya vurmuştum. Görüyor musunuz bana geri verecekmiş?! Yok canım estağfurullah sende kalabilir(!) Yahu kim olduğunu da yazmamış! Bırak bir de hafta sonu! İki gün boyunca bekle bekleyebilirsen...
Yeri döver gibi adımlar atarken okulda kimsenin olmaması da sinir bozucuydu. Bir gören duyan da mı olmazdı!
...
Düşünmekten kafamı hissedemiyorum. Az daha düşünsem Sokrates'e kavuşacaktım. Cemre'ye haber vermediğim aklıma gelince telefonu alıp onu aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı."Alen buldun mu?" Diye sordu heyecanla. Bulsam benden çok sevineceğine inanabilirdim.
"Buldum ama bulamadım. Okulda, sıranın üstünde kalmış. Dangalağın biri de almış gitmiş yerine de not bırakmış. 'Sıranın üstünde kalmış başına bir şey gelmesin diye aldım sana geri vereceğim.' diye. Yok bir de vermeseydi efendim. Ukala şey kim olduğunu da yazmamış. Gerizekalı mıdır salak mıdır nedir!" Taramalı gibi konuşmamın ardından tek bir derin nefes alıp verdim. Cemre'den ses gelmeyince seslendim.
"Orada mısın kız zilli!"
"Alen ben günlüğünü kimin aldığını biliyorum galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç.I.Ç.E.K | Yarı Texting
Novela JuvenilGöz devirip günlüğümü elime aldım ve tekrar çalan şarkıyı açtım, yazmaya başladım. "Selam Yapraaaam; Okulda sarı kafalı bir herif var. Adı lazım değil baş harfi babam:)" . "Neden çiçek?" Aslında yerinde bir soruydu. Cevap vermeliydim. Kelimeleri zih...