"Neden bekliyorsun?"
"Devamsızlığım hakkında." O kadar rahattı ki. Çok rahatti fakat yüzü çok sertti. Değişikti işte.
"Tamam, önce bir yardım et bakalım arkadaşına, kaldıralım." Kalbim hızlı hızlı atarken Merih'e baktım. Kaşlarıni çatmış ve yanaklarını şişererek ofluyordu. Göz devirerek yanıma geldi ve kolumdan tutarak destek verdi. Nihayetinde uyuşuk Cemre elindeki suyla gelmişti. Bir kolumun altına Cemre diğerine ise Merih girdi.
"Gençler siz arkadaşınızı revire götürün ben geliyorum." Ihsan Hoca bunları söyleyip yanımızdan ayrıldı. Kendim yürüyebilirdim. Alt tarafı merdivenden düşmüştüm yuvarlanmadım bile. Merih ve Cemre'nin kollarından kurtulup Merih'e döndüm. Onunla ilk defa konuşacaktım.
"Özür dilerim. Bana yardım etmek zorunda değildin." Çatık kaşlarıyla bana baktı.
"Ben İhsan Hoca için gelmiştim. Sana yardım etmemi o söyledi. Özür dilemeni gerektiren bir durum yok."
Muhteşem sesi kulaklarima dolunca başımı öne eğdim."Teşekkür ederim o zaman." Bakışlarımı ona çevirdiğimde hâlâ kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Tebessüm edip tekrar merdivenlerden inecektim ki bir an başım döndü. Gözlerimi kapatıp bir müddet bekledim.
"Iyi misin? Otur biraz istersen"
"Yok Cemre iyiyim. Aslında revire de gerek yok sınıfa mı gitsek?"
"Saçmalama dersten kurtulman için bir sebebin var ve derse girmek istiyorsun. Ah, ben niye hâlâ senin yanında dolanıyorum ki." Göz devirip merdivenlerden inmeye başladım. Revir ortaokulun binasında 2.kattaydı. Yani indiğim merdivenlerin 2 katı kadar yukari çıkacaktım. Tabiki her iki binada da asansör vardı. Fakat kullanılmıyordu. Devamlı kapalıydı.
Nihayetinde revire gelmiştik. Cemre ile ikimiz içeri girerken Merih dışarıda bekliyordu.
"Kızlar geçmiş olsun hayırdır?" dedi adını bilmedigim revirci abla.
"Merdivenlerden düştüm ve bir şeyim yok. Buraya da İhsan Hoca gönderdi kendi rızamla gelmedim." Diye hepsini sıraladım.
"Başı dönüyor ve sol kolunun üzerine düştü." Revirci abla gözlerini kısıp bana baktı. Ben de aynısını ona yaptım. Arkasındaki ilkyardım dolabından krem ve bir kutu daha aldı.
"Bak tatlım, bu kremi koluna günde iki defa süreceksin. Bunlar da ağrı kesicilerin." Elinde tuttuğu krem ve bir tablet ağrı kesiciyi bana uzattı.
"Ben iyiyim ve bunlara gerek yok." Kapı açılınca karşımda ilk once Merih'i gördüm. Yine kaşlarını çatmıştı. Daha sonra İhsan Hoca geldi.
"Ailene haber verelim mi iyi misin?"
"Hocam gerçekten bir şeyim yok." Dedim isyan edercesine.
"Biz yine de krem sürelim." Dedi revirci. Işte şimdi sinirlenmeye başlıyordum. Duygusal değildim, yumuşak değildim, agresif ve kabayım, inatçı ve umursamazım. Böyle olmayı ben de istemezdim ama bunlara engel olamıyordum.
Sinirimi yatıştırmak için gözlerimi kapattım ve yumruklarimi sıkmaya başladim. Revirci abla birden kolumu çekti ve elindeki kremi sürmeye başladı. Yumruğumu hâlâ sıkıyordum. Kaşlarımı çatıp ona sert bakışlarımı gönderdim.
"Canım biraz kaslarını gevşetip rahatlar mısın? Kasma kendini." Canımmış! Sensin be canım! Yumruğumu inadına daha fazla sıkarken tüm vücudumu sıkmıştım. Evet bunu bilerek sırf o kadını sinir etmek için yapıyordum. Ve sinir olmaması benim sinirimi bozuyordu. Kolumu bir hışımla çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç.I.Ç.E.K | Yarı Texting
JugendliteraturGöz devirip günlüğümü elime aldım ve tekrar çalan şarkıyı açtım, yazmaya başladım. "Selam Yapraaaam; Okulda sarı kafalı bir herif var. Adı lazım değil baş harfi babam:)" . "Neden çiçek?" Aslında yerinde bir soruydu. Cevap vermeliydim. Kelimeleri zih...