《5》

153 13 5
                                    

Evdeki her şeyi kontrol ettikten sonra nihayet arabaya binip yola çıkabilmiştik. Bu sıkıcı yolculuğu müzik dinleyerek geçirebilirdim. Kulaklıklarımı takıp Şehinşah - Deliricem açtım. Ve müziğe kendimi bıraktım. Bir kaç dakika sonra şarkı değişmiş, Ais Ezhel- Zihnimiz Özgür çalıyordu ki en sevdiğim abimin (!) Kulaklığı kulağımdan çekmesiyle yerimde sıçramıştım.

"Hay korkak." Deyip kahkaha attı. Daha sonra kulaklığın tekini kulağına taktı.

"Angarada bebelerle takılıyorum evde üçlümle pek rahatım takılıyorum..." şarkıyı biraz mırıldıktan sonra kulaklığı çıkarıp kafama attı.

"Ahh! Yaa neden attın?"

"Ben abiyim atarım."

"Gıcık mısın sen?"

"Evet."

"Gıcık."

"Uyuz." İşte bana bunu demiyecekti. Küçükken köye geldiğimiz zaman babamın köpeğinin yavrularıyla oynamıştım. Onlar da daha küçük ve aşıları yapılmadığı için uyuz kapmıştım. Abim de benim köpekleri çok sevmemi ve uyuz olmamı kullanarak beni kışkırtıyordu. Ama sen görürsün Ali Karay!

"Ya baba ya bana uyuz dedi." Babam dikiz aynasından önce bana sonra abime baktı.

"Ali! uğraşma kardeşinle."

"Zaten hep onu sevin siz. Hep bana kızın. Ben kimim ki zaten. Zaten evlatlığım ben. Beni Suriyelilerden aldınız kesin siz." Abimin söylediklerine gülmeye devam ederken annem telaşla arkasına döndü.

"Oğlum saçmalama ya. Biz ikinizi de seviyoruz. Bak annecim yapma böyle. Hem sen doğduğunda Suriyeli yoktu ki memlekette." Annemin dedikleriyle kahkahalarım artarken yol boyunca sürecek tartışmayı boşverip kulaklığumı takıp şarkı dinlemeye devam ettim. Bu sefer de Sagopa Kajmer - Oldu Olanlar çalıyordu.

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Sonunda köye gelmiş evin avlusuna giriyorduk. Avluya girerken sağ tarafta sırasıyla gül, incir, zeytin ve dut ağacı; sol tarafta ise nar ve yeni dünya ağacı vardı. 2 katlı dublex bu evin balkonuna sarılmış olan kocaman güçlü sarmaşıklarla avlunun üstünü kaplıyordu. Bunun sarmaşığa karışmış bir kaç da üzüm asması vardı.

Arabadan indiğimizde bizi önce babamın canından bir parça saydığı 2 köpeği karşıladı. Ve benim uyuz olmama sebep olan o 3 yavru -artık büyükler-. Babam ve ben köpeklerle oynarken kapıdan babannem çıkmıştı bile.

"Ah amanın kimle gelmiş kimle gelmiş?" Başlıyoruuzz!

"Anam?" Babam babannemin elini öpüp sarıldı.

"Ay benim yavrulam gelmiş. Tee nerleden nerleden benim guzulam gelmiş. Ah ne yaparım ben nerlere gidem?" Babanne pişman olmuş gibisin gidelim istersen?

Annem de babannemin elini öpünce babannem yüzünü kırıştırdı. Annem ingilizceci diye hep gavur demiş, hiçbir zaman özümsememişti. Abime sarıldı.

"Alimm. Ah benim güzel kara oğlanım." Sıra bana gelince gülümsedim.

"Ay bu da benim kara guzzummuuuuuş. Ay benim bircik guzzum, dadlı guzzum benim bidenemm" babannem bana da sarılıp yanaklarımı şapır şupur öpünce annnem gözlerini devirdi. Çiseleyen yağmurla nihayet eve girmiştik. Oturma odasına girdiğimizde yanan soba ve çıkardığı huzur dolu ses beni inanılmaz rahatlatmıştı. Annem oturduğu yerden ayağa kalktı.

"Ben çay koyayım, börek de yapmıştım."

"Bu gavurla çaya bide süt mü ne bişey gatyolamış ben bilmeyom eveli gün televizyonda garının biri deyveryodu." Bu konuşma biçimine gülümsedim. Çok tatlı ve komikti. Annem gelip oturdu.

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin