《55》

53 5 6
                                    

Epey uyumuşum, gözlerimin acısı bundan olmalı. Ya da ağlamamdan... hangi gündeydik, saat kaçtı bakmadım. Çok da umurumda değildi zaten. Eve gitmek istiyorum, buraya hiç gelmemeliydim. Aptal Barkın yüzündendi hepsi... kesin her şeyi o planlamıştı. Benim gelmem için çok ısrar etmişti, o sarı çiyanla 'kardeşim'li konuşmaları, neyi amaçlıyordu bu aptal!

Gitmek istiyordum ama annem ve babamı da endişelendirmek istemiyordum. Olanları sadece Cemre ve Barkın biliyordu, evdeki duygusal boşalmamı da abim biliyordu. Umarım anneme ve babama bir şey söylememiştir. Abimle ne kadar kedi köpek olsak da aramızda çok çokkkk ince bir bağ vardı. O sadece beni sinirlendirmeyi iyi bilip belasını arıyordu.

Bu işte kesinlikle Barkın'ın parmağı vardı. Bana hesap verecekti. Ama önce kafamı yastıktan kaldırmalıydım.

Saat öğleyi çoktan geçmişti. Kafam sanki akşamdan sızmışım gibi zonkluyordu. Zorlukla kalktım ve seri sayılabilecek adımlarla kendimi soğuk duşun altına attım. Dejavu... bu anı daha önce de yaşamıştım değil mi?

Bir saate yakın duşta oyalandım sanırım. Kafamın içindeki ateş az da olsa soğumuştu. Hızla odama geçip üstümü giyindim. Saçlarımı havluyla kurulayıp açık bıraktım. Daha sonra salona geçtim. Annem, babam, abim buradaydı.

"Kızım, bu gözlerinin hâli ne? Kan çanağına dönmüş." Dedi babam dehşet bir ifadeyle. Abime baktım, göz kırptığında rahatlıkla yerime sindim.

"Şey.. babacığım..." sesim berbat bir şekilde çatlak çıkmıştı.

"Annem, sesin de kötü. Hasta mısın yoksa?" Annem yanıma gelip ateşime bakmaya başladı. Kollarının arasından güçlükle sıyrıldım.

"Hayır hayır, dün dışarıdan gelince uyku ilacı almıştım da... etkisi fazla oldu herhalde. Hiç ihtiyacım yokmuş aslında." Dedim gülmeye çalışarak. Annem sonunda yerine ,babamın yanına, geçtiğinde rahatladım. Daha sonra miskinlikle ayaklandım.

"Müsaadenizle, Barkın'la küçük bir işimiz vardı da..."

"Yemek yemedin."

"Yok anne, biz birlikte yeriz bir şeyler." Annem omuz silktiğinde tekrar odama gidip telefonumu aldım ve Barkın'a gelmesi için kısa bir mesaj gönderdim.

Saçlarımı tamamen kurutup üzerime ince bir hırka giydim ve yanıma sadece telefonumu aldıktan sonra evden çıktım.

Ekim ayının serinliği kışın eli kulağında olduğunu gösteriyordu. Bu sebeple o şeylerden de kalmamıştı artık. Soğuk havayı sevmemin bir nedeni daha; korkularımla karşı karşıya değildim, rahatça bahçede, çimlerde gezip yere oturabiliyordum.

Barkın motorunun kuvvetli bağırtısıyla birlikte yanıma geldi. Motorunu parkedip anahtarlarını aldı ve çimlerin üstüne yanıma oturdu.

"Senin havaların başladı. Yine iyisin..." dedi omzuma vururken. Çime işkence etmeyi bırakmadan yüzüne baktım.

"Dökül bakalım abisi... bu işte senin parmağın var değil mi?" Kaşlarını çatıp dikkatle yüzüme baktı.

"Anlamadım?"

"Barkın salak numarası yapma, beni de salak yerine koyma. Hepiniz bana oyun oynadınız. Bu bir plandı değil mi? O biçimsizle beni bilerek bir araya getirdin, özlemen falan bahaneydi. Onunla birden best friend olman falan... onunla dost olmuş olabilirsin bu beni zerre ilgilendirmez ama beni salak yerine koymayın. Bana bunu yapmayın!"

"Zarfı açmadın mı?" Sesi mahçup ve kısık çıkmıştı.

"Evde duygu boşalması yaşadığımdan vakit bulamadım canım." Dedim yapmacık bir şekilde.

Ç.I.Ç.E.K | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin