"Bu çocuk bence gerizekalı." Dedi Cemre kendinden emin bir şekilde.
"Gerizekalı değil, umursamaz."
"Tamam umursamaz olsun."
"Hiç mi merak etmiyor acaba? Baksana 2 gün oldu ve hiçbir şey olmamış gibi her şey."
"Sen söyledin umursamaz diye."
"Evet. Umursamaz. Ben olsam ben de umursamazdım. Banane elalemin ilânı aşkından der sallardım."
Evet umursamazdım. O kadar cani değildim ama fazla irdelemezdim. Çantasına not koymamın üstünden iki gün geçti ve ortada hiçbir şey yoktu. Sanki hiç sırasına not yazmadım, hiç çantasına not koymadım.
"Bence naptı biliyor musun? Çantayı hiç açmadı. Kapıdan içeri savurduğuyla kaldı."
"İki gündür?" Diye sorarcasına baktım Cemre'ye. Kantindeki sıra biraz daha ilerledi. Biz de sırayı takip ederek piti piti ilerledik.
"Cemre ben ne yapacağım? Gerçekten, çantasına bile not bıraktım. Artık ne yapmam gerektiğine aklım ermiyor." Dedim aldığımız yiyecekleri kavrarken. Sıradan ayrılıp yürümeye başladık.
"Sınıfa mı gidelim burda mı oturalım." Kantindeki kalabalık ve uğultu beni hep rahatsız etmişti.
"Sınıfa gidelim."
"Bak balımsu ne yapacaksın biliyor musun? Mesaj at direkt. Dm'den yaz."
"Ona hâlâ cesaretim yok."
"O zaman bekle. Böyle mal gibi bekle. Sonra o yılanaz atsın sonra çıksınlar, sonra aileleri tanışır sonra yavuklu olurlar sonr..."
"Kapat çeneni!" Diye bağırdım öfkeyle. Etraftaki herkes bize bakmıştı. Gözdevirip hızlı adımlarla kantinden ayrıldım.
Düşünceleri yok etmeye çalıştım. Tabi diğer yandan da kantinden aldığımız yiyintileri saklamaya özen gösteriyordum. Neden mi? Arkamızdaki ikili sömürüyordu da ondan.
En arkadaki ikili ve bir öndek ikili... yani genellemeyle arka dörtlü. Cemre, ben ve arkadaki ikili hiçbir zaman arka dörtlü olmamıştık. Gerçekten iyi arkadaşlardı ama fazla samimi değildik. Ben fazla cimriydim ve bu tavrım Cemre'yi de fazlaca etkiliyordu. Arka ikili ise bizim yiyeceklerimize saldırıyordu. Ama onlar kesinlikle bir şey almazlardı. Ikram ederlerdi ama aldıkları veya getirdikleri zaman. Yani HİÇ!
İkisi de uyuyordu. Sessizce cam kenarındaki yerimi aldım. Cemre de yanımdaki yerini alırken tedirgince birbirimize baktık. Çikolatamı açmaya yeltendim ki çıkardığı hışırtı arkamda oturan Seda'nın kafasını kaldırmasına neden oldu. Çikolatamı hemen saklamaya çalıştım.
"Ooo Alo.." Ah evet zaten kısa olan ismimi Alo diye kısaltıyordu. Ve bu... bu çok saçmaydı.
"Elif bak Alo ile Cem geldi." Elif mızmızlanarak kafasını kaldırdı.
"İyi ne yapayım." Bu kızı seviyordum ya da ikisini de sevmiyordum. Yiyip yiyip kilo almadıkları için boğazlarının sınırı yoktu.
"Kantinden mi geliyorsunuz, ne aldınız?" dedi hevesle.
"Hiiiiiiç. Hiçbir şey boş boş baktık geldik." dedim gülümserken. Bir an masanın altına girdi Seda.
"Ne yapıyorsun orada Seda?" dedi Cemre.
"Ayakkabımın bağcığı çözülmüş onu bağlıyorum." Boğuk ses çok komik çıkmıştı. Birkaç saniye sonra da sesin sahibi çıktı.
"Hani hiçbir şey almamıştınız? Cebinde çikolata var." Yuh oha çüş ve bütün abartı nidaları..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ç.I.Ç.E.K | Yarı Texting
Novela JuvenilGöz devirip günlüğümü elime aldım ve tekrar çalan şarkıyı açtım, yazmaya başladım. "Selam Yapraaaam; Okulda sarı kafalı bir herif var. Adı lazım değil baş harfi babam:)" . "Neden çiçek?" Aslında yerinde bir soruydu. Cevap vermeliydim. Kelimeleri zih...