61 mi bölüm :D
Multimedya: Kuzey Karahan
Bölüm Şarkısı: Bruno Mars - Grenade🍁 🍁 🍁
Odanın içinde adımlamaya ederken "Ne istiyormuş?" diye sordum sinirlerime hakim olmaya çalışır bir şekilde. Telefonun diğer ucundaki annem derin bir nefesi dudaklarından verirken içinin sıkıntıyla dolu olduğu belliydi ve bunu fark etmem benim de kalbimdeki tüm odacıkların acıyla dolmasına sebep olmuştu. Annemin orada derince bir iç çekmesi benim burada içli içli ağlama isteğimi uyandırıyordu.
"Velayetlerinizi istiyormuş. Size iyi annelik edebilecek eğitime ve maddi duruma sahip değilmişim."
Duyduklarımla histerik bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. "Hah, okumuş bir cahilin parasıyla iddia ettiği şeylere bak sen." Kendime sakin olmayı hatırlatırken "Gizem'in haberi var mı?" diye sordum.
"Hayır."
"Dava günü ne zaman?"
"3 gün sonra."
Çok az kalmış... "Teyzem veya dayım olacak mı yanında?"
"Haberleri var, gelip gelmeyeceklerini bilmiyorum." Hemen ardından ekledi: "Gelmeseler bile önemli değil, gelseler de bir şey değişmeyecek. Önemli olan dava sonucu."
Kaşlarım çatıldı. Gelmemeleri gibi bir seçenekleri daha olmaması gerekirken bunun önemli olmadığını nasıl söylerdi? Tanıkların eksikliği dava sonucunu etkileyecekti. "Hayır, gelip gelmemeleri önemli. Tanıklık etmeleri gerekiyor. O evin içinde dönen şeyleri bilenlerin bilmiyormuş ayağına yatmalarına izin veremeyiz." Telefonun diğer ucundaki annem sessiz kalmıştı, devam ettim. "Eğer yeterince kanıt bulamazsak o adam üniversite mezunu olduğunu ve parası olduğunu iddia ederek mükemmel baba imajı çizecek."
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından yorgun çıkan sesiyle "Biliyorum, kuzum." diye yanıtladı beni. Yemin edebilirdim, annemin içindeki sıkıntıyı belli eden şu ses tonu dünya üzerindeki en üzücü müzik olabilirdi. Nasıl hissetmem gerektiğini şaşırmıştım, tek istediğim bir an önce ona da bize de hayatı zehir etmiş adamdan kurtulmak ve annemin yeniden gülümsediğini görebilmekti.
"Üzüldüğünü biliyorum ama lütfen pes etme, anne. Ben yanında olacağım."
Gerçekten olacaktım. Madem kendi ailesi arkasında durmuyordu, ben duracaktım. Genç, bilgisiz veya yetersiz olabilirdim ancak herkesin unuttuğu bir şey vardı ki; o evin içinde, yan odadan gelen sesleri duymamak için kulaklarını kapatan kişi benden başkası değildi.
O zamanlarda korkup kapının arkasında kalmam şu an da aynısını yapacağım anlamına gelmiyordu. Şu an ben o kapıyı kırıp geçecek güce sahiptim, susmaya ne hakkım ne de cesaretim vardı. Yalnızca doğru ve yalanların çatışacağı bir davada kaybedemezdik, yanlış tarafta değildik.
Dediklerim üzerine gülümsediğini hissettim. Görmemiş veya duymamıştım ama hissettim. Çalan zil sesi kulaklarıma dolduğunda annem "Kapı çalıyor, seni akşam arayacağım tamam mı?" dedi bana. Göremeyeceğini bilmeme rağmen başımı salladım.
"Tamam, anne. Kendine dikkat et."
Telefon kapanırken sanki tüm dünyanın yükü omuzlarımdaymışçasına yatağa çöktüm. Dizlerimi kendime çekip camdan dışarıyı izlemeye başladığımda gökyüzündeki yıldızımın her zamanki gibi orada oluşu gülümsetmişti beni. Sahi, ne zaman bitecekti ömrü acaba? Nelere şahitlik etmişti, keşke dili olsaydı da konuşsaydı.
Kapı tıklatıldığında düşüncelerimin yoğunluğu azaldı, kim olduğunu bilmeden yalnızca "Gel!" diye seslendim. Kapı açılırken içeri Kuzey girdi. Ellerimi yatağa bastırırken yüzümdeki ifadeyi görmesine izin verdim. Eski benliğimin aksine artık sakladığım hislerim yoktu, özellikle de onun yanındayken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...