Bölüm şarkısı: James Arthur - İmpossible
Multimedya: Ece Yılmaz
🍁 🍁 🍁
Boş boş tavanımı izlemeye devam ederken son günlerde yaşadıklarımı göz önünden geçiriyordum. Üç saat kadar kızlarla takılmış, dedikoduyla günah toplamıştık. Geneli yeni gelen iki kardeşi çekiştirmek, eleştirmek ve rapor etmekle geçen saat aralığında okulumuzdaki 'havalı' olarak nitelendirdiğimiz kızların yeni sevgilileri hakkında bilgi alışverişi yapmayı da unutmamıştık. Daha doğrusu ben genelde susan taraf olup sadece dinlemeyi tercih etmiştim.
Eve gelip odama kapandığımda her zaman yaptığım gibi kulaklıklarım kulağımda kendimi bir müziğin notasında sallandırmıştım.
Düşünceler içindeyken aklıma Aras ile yaptığımız konuşma geldi. Ona çarpmamın ertesi günü okulda sürekli birlikte vakit geçirmiştik.
"Gerçekten ruh ikizim gibisin!"
Gülümsedi. "Sadece film zevklerimiz ve müzik tarzımız fazla benziyor."
Başımı 'hayır' der gibi iki yana salladım. "O zaman anlat bakalım, Aras Bey. Kim bu Ruh İkizim dediğim kişilik?"
Dişleri girdi tekrardan görüş açıma. Normalde çok gülmeyen kahve göz, yanımda fazlasıyla gülümsüyordu. "Hım... Mesela sesimin güzel olduğunu söyleyen bir ablam var ama boğazlarımda rahatsızlık olduğu için şarkı söyleyemiyorum. Şansıma ne denir ki!"
Güldüm. Kendi şansıma her an lanet ettiğim gibi onun da lanet ettiğini bilmek tuhaf hissettirmişti. "Ablan burada mı?" diye sordum.
"Hayır. Yurt dışında. Ablam yanımda değil ama oldukça ibne bir abim var, biliyorsun. Küçükken ben her yürümeye çalıştığımda bacağımdan çekip düşürüyormuş, pislik!"
Dudaklarımdan bir kıkırtı yükseldi. "Birbirinize hiç benzemiyorsunuz. Üvey evlat gibisiniz."
Göz devirdi. "Evin her tarafında pantolonları olan pasaklı o."
"Peki annen? O nasıl biri? Sen ona mı benziyorsun?" diye sordum hevesle.
"Hayır. Dış görünüş olarak benzemiyoruz. Ama çok güzel bir kadın o. Canım kadın."
Güzel kelimelerin arasına giren diğer sorum yüzünden tavana bakan gözlerimin önünden bir pişmanlık geçti. Ona babası hakkında soru sorduğumda gülen yüzü aniden solmuştu ve duraksamıştı. Ardından bir şeyler uydurarak yanımdan uzaklaşmıştı.
Başka zaman aralıklarında konuşmamız yine babasına gelmeye doğru ilerlediğinde de aynı şey olmuştu. Ne zaman bu konu açılsa ya başka bir konuya atlıyor ya da uzaklaşıyordu o günkü gibi.
İçimde barınan meraklı Nefes sürekli "Babasıyla ilgili ne olabilir ki?" derken bir yandan da kendi gerçeklerimi yüzüme vuruyordu. "Tıpkı senin gibi-" diye devam edecekken ne zaman kapadığımı bilmediğim gözlerimi açtım birden. Henüz kendimle bu gerçeği kucaklayamamıştım ve hâlen korkuyordum.
Sonunda düşüncelerimi kara bir kutuya kilitlemeyi başardığımda yastığıma sımsıkı sarıldım ve ne kadar zaman geçtiğinin bilincinde olmadan uykuya daldım.
🍁 🍁 🍁
Yastığımdan daha yumuşak olan şeye daha çok gömdüm başımı. Sabah saatlerinin verdiği saflık yavaşça üzerimden kalkarken beynim çalışmaya başladı. Yastığımdan daha yumuşak şey de ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
JugendliteraturHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...