Bölüm Şarkısı; Selena Gomez - Same Old Love
🍁 🍁 🍁
Hayatım boyunca yaptığım her hatada zamanı geri almak istemiştim. Hiç olmamış var saymak, hatamı düzeltebilmek ve kötü hissetmememi sağlamak ancak bazen öyle anlar geliyordu ki o gün hiç var olmamayı dilerdim. Kendim için değil, sevdiklerim için zamanı geri almak isterdim. O sayılı anlardan çıkagelen zaman dilimi şu anıma karıştı, nefesim boğazımdan aşağı inemedi.
Şokla bir Sena'ya bir de Görkem'e bakıyordum. Düşüncelerimin bile yönü şaşmış, elim ayağıma dolanmıştı. Görkem küçük bir büfede kahve içiyordu ve bizi görmemişti. Sena ise gözlerini bir an olsun ondan ayırmıyordu.
Görkem siyah saçlarını eliyle dağıtırken hafifçe başını eğdi ve o an göz göze geldik. Şaşkınlığımın bir metin gibi gözlerime yansıdığına emindim. Ela gözlerini buradan bile fark etmek mümkündü. Dördümüzde durmuş ona bakıyorduk. Kafasını kaldırdı ve çarpıkça gülümsedi.
"O bana mı gülümsüyor?" diye sordu Sena heyecanlı bir sesle. Kendime gelerek gözlerimi kışpıştırdım ve bakışlarımı ondan çektim. Bu an gerçek olamazdı, olmamalıydı!
"Sena, kendine gelir misin! Daha çocuğu tanımıyorsun." dedi Ece korkuyla. İnci ve Sena Görkem'in nasıl biri olduğunu bilmiyorlardı ama Ece ve ben bunun farkındaydık. O tehlikeli biriydi.
Sena cevap vermeden hipnotize olmuş gibi bakmaya devam etti. En son sinirle kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Sinirim ona değildi, Görkem'eydi. Hayatıma burnunu sokmuştu ve Sena da ona âşık olmuştu -şu üç saniyede nasıl olduysa...- Âşkın bizim elimizde olmadığını bilsem de sanki inkâr edersem bugünü geri alabilirmişim gibi geliyordu. Sahilden hızla uzaklaşırken gözlerim son bir kez ona dokundu; irislerindeki yazılı kelimeler küstahça önüme aktı. Sena'nın ona bakışlarını fark etmiş olmalıydı. O an tek görmüş olduğum şey içimden küfürler etmeme yetti. Anlamıştı.
Lanet olsun, anlamıştı!
🍁🍁🍁
Eve geldiğimde kendimi yorgun hissettim. Bu yorgunluğun sebebi neydi tam çözememiştim ama çareyi küçük penceremden dışarı bakmakta bulmuştum. Kendime ait seçtiğim yıldıza bakarken her zamanki gibi günün değerlendirmesini yaptım. Hayatımın beni peşinden sürüklediği kördüğüm zihnime bağlanmıştı sanki. Ne istiyorsam olmuyor, elimdeki her şey kayıp gidiyormuş gibi hissediyordum.
Kim bilebilirdi ki Doruk'tan ayrıldığımda başıma bunların geleceğini? O gece orada olmasaydım Kuzey ile tanışmazdım, Aras'la iyi anlaşmışken birinin daha bana yüz çevirmesine izin vermezdim, Görkem hayatıma girmemiş olurdu, Sena ona ilk görüşte âşık olduğu için kalbi kırılmayacak olurdu. Evet, Görkem onun kalbini kıracaktı, en çok bundan korkuyordum. Sena duygusal biriydi ve onu toparlamak çok uzun sürerdi.
Elimi yumruk yapıp çeneme koymuş gökyüzüne bakarken ne yapacağımı düşündüm. Ben her şeyi akışına bırakan biriydim ama şimdi öyle olmuyordu işte. "Ne yapmalıyım sence yıldızım?" dedim aslında yıldızımla konuşur ama aynı zamanda kendi kendime konuşur gibi.
"İşler sarpa sarıyor. Bunu biliyorum ama nasıl çözeceğimi bilmiyorum. Zamanı geri alamıyorum," Duraksadım. İmkanım olsa geçmişi düzeltmek ister miydim? Kuzey'i tanımamak, Aras'ı tanımamak ve Doruk'u sevmeye devam etmek... Bu durum bana artık o kadar yabancı geliyordu ki. Sanki o iki kardeş hayatımı çıkmaza sürüklediği gibi mutlu ediyordu da.
Ne kadar kabullenmek istemesem de ben o iki kardeşi tanımıştım ve hayatımdan çıkmalarını istemiyordum.
"Belki de almak istemiyorum..." diye mırıldandım kendime bile zar zor itiraf ederek. Sıkıntıyla iç geçirdim ve ayağa kalktım. Perdeyi çekip yıldızıma veda ederken düşüncelerimle birlikte yatağa ilerledim ve gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...