Multimedya: Kuzey Karahan
Bölüm Şarkısı: Güntaç Özdemir - Benimle Yan
🍁 🍁 🍁
"Seni bir güzel yeneceğim, Kuzey Karahan." dedim sırıtırken. O da bana baktı ve tıpkı benim gibi sırıttı. Elindeki havlusunu şezlonga fırlatıp telefonunu da yavaş bir biçimde koyarken göz devirdim. Bu çocuk kesinlikle telefonuna âşıktı. İlk karşılaştığımız gece telefonunun yere düşüşü ve onun bana olan kötü bakışları hiç aklımdan çıkmıyordu. Benden parasını bile istemişti!
Şu an ise okulun yüzme havuzundaydık. Ben havuzun içinde, o dışındaydı. Onun gelmesini bekliyordum. Birazdan yarışacak olmamız beni heyecanlandırıyordu. Sonucunda ne olacak merak ediyordum ama ikimizinde isteği ve amaçladığı belliydi: Kazanmak!
Bugün günlerden perşembe olduğundan eğer kaybedersem utancımdan yüzüne bakamazdım. Ben yüzme kaptanıydım! Yarın da cuma olduğundan gelmeme gibi bir şansım yoktu, beden dersimiz vardı ve nadir boş derslerimizden biriydi. Devamsızlık da ayrı dertti. Bir çocuk gibi kaybedince okula gelmemezlik yapamazdım.
Yani ya bugün Nefes Özgün Kuzey Karahan'ı yenecekti ya da yenecekti. Başka bir seçenek yoktu.
Bir diğer konu ise Aras ile o günden beri hiç konuşmadığımdı. Ne yapmak istiyordu bir türlü anlamıyordum ve bence ortada bir oyun dönüyordu. Selen, Doruk, Aras, Kuzey ve ben. Bu oyunda beşimiz vardık. Oyun diyordum çünkü Selen'in olduğu yerde oyundan başka bir şey olmazdı. Dün gece bunları düşünüp durmuştum sürekli. Doruk'un benimle tekrar barışmak istediği günün hemen ertesi günü Aras ile aram bozulmuştu. Selen ile kavga ettiğimin hemen ertesi günü tavırları değişmişti.
Bunların hepsi mi tesadüftü?
Tesadüflere inanmazdım. Buna da inanmayacaktım.
Ben düşüncelerim içinde boğuşurken Kuzey tişörtünü de çıkarıp şezlongun üzerine attıktan sonra kollarını gevşetmek adına ufak hareketler yaptı. İstemsizce gözlerim gerilen karnına inerken fesatlığıma içimden küfür ederek döndüm önüme. Suyun içinde ayaklarımı çırparken bir anda su ve tenin birleşmesinden çıkan ses beni düşüncelerimden sıyırmıştı. Kuzey suyun sıcaklığına bakmadan atlamıştı ve sıçrattığı damlalar yüzüme gelmişti. Birkaç saniye kendisine suya alışması için zaman tanıdım. Ardından, "Hazırsan başlayalım mı?" diye sordum. Kaç dakikadır onu bekliyordum ve biraz daha beklersem buruş buruş olacağım kesindi.
Mavi hareleri kahverengi harelerimi buldu. "Başlayalım," dedi. Sonra duraksadı. "Ama önce bir iddia koyacağız ortaya. Öyle boş boş yarışmayacağız!"
Kaşlarımı kaldırdım. Şimdi niye bir iddia çıkmıştı ki ortaya? "Ne iddiası?" dedim sonuçlarında neler olabileceğini umursamadan. Kaybetme ihtimalimi düşünmüyordum. Düşünürsem cesaretli olamazdım ve onun karşısında en sevdiğim yanım laflarımı ve hareketlerimi sakınmadan yapabilmemdi. Bunun önüne asla bariyerler koyamazdım.
"Kaybeden kişi, ki bu sen oluyorsun, kazanan kişinin, bak bu da ben oluyorum." Egosuna ve özgüvenine göz devirdim. Onun yüzündeyse beliren bir gülümseyişti. "İstediği bir isteği her gün yapacak. Süresi iki hafta olacak ve itiraz etme gibi bir hak yok."
Hiç düşünmeden kabul ettim. "Tamam, isteklerim şimdiden hazır, Maviş Öküz. Kendini hazırlasan iyi edersin."
"Göreceğiz," dedi özgüvenle. Onun kendinden eminliği beni güldürüyordu. Farkında mıydı, ben ortaokuldan beri yüzme kaptanıydım. En yanlış kişiyle en yanlış iddiaya girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...