Bölüm Şarkısı: Son Feci Bisiklet - Pazar Ve Ertesi
🍁 🍁 🍁
Ertesi gün okula gittiğimde aksiyonlu dünün aksine her şey normaldi. Sınıftan bazıları raporlu devamsızlıklarını kullanarak son hafta diye gelmiyordu. Benim gibi devamsızlık yapıp gelmeye mecbur olanlar ise uslu uslu sınıfta ders dinliyordu. Bugün Aras yoktu. Görkem kafasını koymuş en arkada uyuyordu. İnci kalemleri üst üste dizerek kule yapıyordu. Ece ve Doruk birlikte fısıldaşıp kıkırdıyorlardı. Utku da yanımda gizli gizli çikolatalı süt içiyordu. Herkes ayrı bir alemdeyken ben Kuzey'in bana kızgın oluşunu düşünüyor, onunla konuşmayı planlıyordum. O da kendine göre haklıydı ve İnci'nin dediğine göre 'sevdiği kız'ın zarar görmesini istemiyordu. Beni seven insanları asla ve asla göremediğim, anlayamadığım için onun bana bir şeyler söylemesini bekliyordum.
Kuzey ise seni seviyorumları söyleyemeyen biriydi. Onun kendince kelimeleri vardı. Herkesin bilindik kurallarını sevmiyordu. Erkekler ağlamaz demiyordu, ağlıyordu. Onu bir kere ağlarken görmüştüm ve bunu sırf benim için yapması İnci'nin söylediği şeye bir puan daha ekliyordu. Onu hiç bir kızı 'keserken' görmemiştim, bu konularda çok ilginçti. Onu anlamak ilk başta çok zor olsa da zamanla anlamıştım.
Şimdiyse tek derdim onunla konuşmaktı.
Zil sesini duyunca düşünmeyi bıraktım. Hoca dışarı çıkarken başımı Utku'ya çevirdim. Hemen sıranın altına girdi elindeki sütle. Bir saattir yanımda höpürdeterek içiyordu ve cidden bunu fark etmedim falan mı zannediyordu bu salak?
Bir Nefes Özgün, yaklaşık 2611 kilometre öteden çikolata ve çikolata içeren her şeyin kokusunu alabilme gücüne sahiptir.
Sarı saçlarını tutup onu yukarı çektim. "Ah!" diyerek ağzında pipetle debelenirken kafası sıraya çarpınca yere bir deve gibi çöktü. Öyle bir ses çıkmıştı ki kıymetlisinin felç geçirdiğine emindim. Bana bakıp ağlar gibi yaparak poposunu ovuşturdu. "Acıyor, lan! Gitti benim güzellik!"
Elinde çikolatalı sütle, yerdeyken bunları söylemesi bir yana, o Utku olduğu için bunları ciddiye almak imkansızdı. Ona gözlerimi devirerek elindeki sütü çektim. İsyan edercesine elini uzattığında eline vurarak ona anne bakışı attım. Sus yoksa terliği yersin bakışından bahsediyorum.
Süt kutusunun içinde azıcık bir şey kalmıştı zaten. Dersin başından beri tam altı süt içmişti! Allah'ın midesizi, sabah sabah üst üste o kadar süt içebilen tek insandı. Kalan sütü içerken tahtada yazanlara bakıyordum. Birden aklıma matematik projesi geldi. Gözlerimi büyüterek Utku'ya baktım.
"Biz projeyi bitirmedik!"
Dudaklarını büktü. "Ben onu Kuzey'e yaptıracağım Nefsom, merak etme. Tabii merak etmemeyi becerebilirsen." dedikten sonra güldü ve arkasını ovarak ayağa kalkıp sıraya oturdu. Ona ters bir bakış attım.
"Ben ve merak? Hah, yanımdan bile geçmez!"
Bu dediğime ben bile inanmadım.
Utku sırıtarak saçlarımı karıştırdı. Saçlarımı karıştırıp durmasına sinir olduğumdan onu sıranın altında tekmeledim. Sonra onunla uğraşmayı bırakıp çaprazımızda oturan İnci'ye seslendim. "Pişt, Koreli! Göster bakayım bana büyük gözlerini!"
Kafiye yapışıma sevinirken İnci sırıtarak kafasını geriye atıp bana baktı. "Yazar ol sen, kanki. Tek iyi dersin Edebiyat zaten."
Güldüm. "Yüzüme vurmasana kardeşim! Sözelciyiz ne yapalım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...