Bölüm Şarkısı: Pamela - İstanbul
‘Yer çekimine yenik üstün başın...’
Multimedya: Nefes'e bakan bir Kuzey (Çok güzel bakıyor şerefsiz yanaklarını sıkasım geliyor.)
🍁 🍁 🍁
Acıların düştüğü bir çukur olduğuna dair hâlâ inancım vardı. Benim için acının tanımı buydu çünkü. Herkese farklı olan ama hepimizin düştüğü bir çukur. Bilinçsiz bir şekilde yattığım o bir hafta boyunca beni bekleyen herkesin ne kadar dağıldığını görmüştüm ve bu bana bir şeyleri sorgulama ihtiyacı hissettirmişti. Benliğime, gizlediklerime rağmen beni ben olduğum için sevenler vardı. Benim için ağlayanlar, hayatta kalmam için dualar edenler vardı.
Güvenimi paramparça edenler olmuştu ama bu gördüklerimden sonra gerçekten herkesi tanımıştım. Anlamıştım.
Kuzey...
İşte onu anlamamıştım.
Beni sevdiğini hissedebiliyordum ve emindim ki o da benim onu sevdiğimi hissedebiliyordu ama beni öpmesi bedenimde adeta şok etkisi yaratmıştı. Beni öpmüştü ve hiçbir şey demeden gitmişti. Ne yapmam gerekiyordu? Sevgili olmadığımız hâlde beni öpmesi doğru değilken ve normalde asla böyle bir şey yapmayacağını biliyorken şimdi değişen neydi?
Neyi anlamıştı da değişmişti?
"Daldığın o aklı, yerine koy lütfen! Eğer beyinsiz yaşayabileceğinden, pek emin değilsen!"
Aniden Utku'nun şarkı söyleyen neşeli sesini duyunca irkilerek ona baktım. Daldığımı fark ederek omzuyla omzumu dürtmüş ve şarkısına devam etmişti. "Aradığın beyinse, en temizinden! O zaman başka, açar kapıları İnci hazır o dünden!"
Sırıtarak bakışlarımı İnci'ye çevirdiğimde kaşlarını çatık bir şekilde Utku'ya baktığını gördüm. Utku ise bunu zerre umursamadı.
"O beyin olsa bari, beyin olsa bari, beyin olsa bari, kullansa bari!"
"Utku, sus!" diye bağırdı sonunda dayanamayıp. Gülerek başımı geriye atarken Utku ona dil çıkardı.
"Ne oldu, kız, ilk defa mı duydun beyninin hiç kullanılmamış, pırıl pırıl olduğunu?"
İnci elinde tuttuğu boş karton bardağı Utku'ya fırlattı ve hareket çekti. "Sus yoksa sarı saçlarını yolar, yarısını mora boyar sonra da barbie bebeklerime dikerim."
Utku bir an için korktu ama sonrasında sırıttı. "Hâlâ barbie bebeklerin mi var İnci?" İnci kırdığı potu fark etmişti ama artık çok geçti, Utku tüm hastaneyi ayağa kaldıracak şekilde gülmeye başladı. O, o şekilde gülünce benim de gülesim gelmişti ve birlikte kahkaha atmaya girişmiştik. İnci ise bize küfür ederek odadan çıktı. O sırada İlksen içeri girdi ve İnci'yle kapıda karşılaştılar. Kaşlarını kaldırarak ne olduğunu sorarcasına baktığında İnci "Aptal bu çocuk ya, salak, sen de ona baktığın için salaksın! Hepiniz salaksınız!" diye adeta cırladı ve kapıyı kapattı.
İlksen giden İnci'nin arkasından gözlerini kocaman açtı ve ne olduğunu anlayamamış bir şekilde yanımıza ilerledi. Gülüşümü bastırırken Utku da boğazını temizledi ama sırıtışı silinmedi. İlksen koltuğa oturdu ve elinde tuttuğu meyve suyunun birini bana birini Utku'ya uzattı. Meyve suyunu alırken "Eyvallah kanka," dedim. Şirince gülümsedi ve önemli değil dercesine eliyle geçiştirdi. Kendine aldığı çayı yudumlamaya başladığında meyve suyuma pipeti batırdım ve vişne tadını aldım.
"İnci neden öyle sinirliydi? Ne dediniz ona?" diye sordu. Utku ise omuzlarını silkti.
"Gerçekleri söyledim ama kaldıramadı, İlksenişim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...